Halüsilasyon(Bölüm 2)

Gloria daha ne olduğunu anlayamadan revire gelmişti ve kolu bandajla sarılmıştı. Neler oluyordu? O sadece ders çalışmak için koruya gitmişti oysa şimdi kolu yaralı ve başında bir gece sınıfı öğrencisi ve başka tanımadığı bir kızla revirde oturuyordu. Normalde olsa yabancı kızı sorgulardı ama şu anda gölden çıkan kanatlı şeye yoğunlaşmıştı dikkati. Bunu gördüğüne emindi ama bu imkansızdı. Büyük ihtimalle halüsilasyon görmüştü. Kafasını kaldırıp beyaz üniformalı kıza baktı. Bu öğrenciye bir teşekkür borçluydu ne de olsa onu revire kadar taşımıştı halbuki bunu yapmak zorunda değil. Teşekkürler dedi ve kafasını utanarak eğdi.

Hana rahatlamış bir şekilde kıza baktı. Kan kokusunun da artık çok fazla duyulmayışı onu oldukça rahatlatmıştı. Yanında duran meleğe baktı. Hayatında bir kez olsun ona yardım etmişti. Bu nedenle ona ceza vermezdi. Gündüz sınıfı öğrencisine dönerek
"Önemli değil. Bu benim görevim." dedi. Kızın kafası karışmıştı belli ki. Bu çok normaldi bu kadar şeyden sonra. O sırada aklına Aido geldi. Acaba ona ne oldu diye düşündü. O sırada dışarıdan gelen bir ses duydu. Bu çok iyiydi çünkü ne kadar hafiflemiş de olsa kan koku hala çok cazip geliyordu.
"Sizde duydunuz mu? Dışarıdan bir ses geldi. Ben bir kontrol etsem iyi olur. Birazdan gelirim" diyerek odadan ayrıldı. Dışarıda hiç kimseyi göremediğinden biraz daha uzaklaştı. Fakat bir süre sonra gündüz sınıfı öğrencisinin çığlığını duydu ve hızla geri döndü.

Aido gülümseyerek iştah açıcı kan kokusunu içine çekti..Bu kesinlikle leziz bir AB pozitifti..Koridorlarda koşmaya başladı..Bu koku gerçekten güzeldi..Gölün kenarında korulukta o fırsattan istifade kaçarken hayal meyal bir gündüz sınıfı öğrencisi olduğunu hatırlıyordu..Bu cezbedici kokunun ondan gelme olasılığı yüksekti..Çünkü bu saatte ortalıkta başka gündüz sınıfı yoktu..Hızla o muhteşem koku’nun olduğu yere doğru ilerliyordu..Düşüşünden sonra hafif kirlenmiş beyaz ayakkabıları ile bir kez daha koridor başından kayarak döndü ve devam etti..

Bu muhteşem kokunun giderek artmasıyla o kadar mayışmıştı ki birden gelen hafif çatlamış çığlıkla irkildi..Hemen olduğu yerde frenledi..

Sesin peşinden dışarı çıkan kızı kapıya kadar gözleriyle takip etti. Kafasını tekrar döndüğünde, yabancı kızın odada olmadığını farketti. Gloria karşıdaki yatağın altında birşeylerin parladığını gördü. Gözlerini kırpıştırdı ve kendi kendini hayal gördüğüne inandırmaya çalıştı ama işe yaramadı. Hafifçe ayağa kalkıp yatağa bakacaktı ve orada hiç birşey olmadığını görecekti. İşte yine gözü ona oyun oynuyordu. Hafifçe ayağa kalkiyim derken ayağı takıldı ve yere düştü. Yere düşmenin acısıyla çığlık attı. Bandajı yarı açılmış ve kolu tekrar kanamaya başlamıştı. Kolunu tutup ayağa kalkmak istiyrdu ama acı ona yere çivilemişti. Kapının açılma sesiyle arkasına baktı.

Aido hızla beyaz kapıyı çarparak açtı..Yüzünde saldırgan olduğu kadar alaycı bir gülümseme vardı..Yerde oturan kız iri gözlerini açmış hafif şaşkınlıkla Aido’ya baktı..Aido’nun dikkatini hemen kızın kıvrımlı ince kolundan akan hafif kırmızımsı sıvı çekti..Kıza doğru bir kaç adım attı ve mavi gözlerini tehtitkar bir edayla kıstı..Yere attığı bir sonra ki adımda mavi gözlerini kapattı..Yaklaşık yedi saniye içinde tekrar açtığı kırmızı vahşi gözleri yerde duran kıza kilitlenmişti..Adımlarını hızlandırdı..Her adımında yüzüne bir gülümseme yayılıyordu..Durdu. ve kızın korkuyla açılmış gözlerine aldırmadan sertçe kanayan kolunu yakaladı..
‘’Biliyor musun? Çok güzel kokuyorsun..’’Dedi. ve vampir dişlerini kızın çığlıklarına aldırmadan öne çıkardı ve kızın koyu kırmızı kanında gezdirdi..Kısa zamanda dişleriyle kızın kanayan kolu neredeyse bütünleşmişti..Ancak Aido bununla yetinmedi..Dişlerini yavaşça kızın yarasına geçirdi geçirmesine ama..boynu şah damarı..Orası daha iştah açıcıydı..Kızı susması için kavradı..Ve sertçe tek eliyle kızın ağzını yakaladı..
‘’Sadece tatıyorum..’’
Dedi gülümseyerek ve dişlerini sertçe kızın şah damarına yaklaştırdı..Tam anlamıyla kendini kaybettiğini biliyordu..Ancak bu güzel anı bozmak istemedi hemde tam şu dakikalarda..Kızın boynunna dişlerini yavaşça batırmaya başlamıştı..Azda olsa kızın şah damarından onun dişlerine hücum eden kanın tadını almaya başlamıştı..Ancak kapının çarparak açılmasıyla dikkati dağıldı ve şaşkın gözlerini tehditkar bir edayla kapıya kaldırdı..Ardından dişlerini kızın damarından sertçe çıkardı ve dişlerini öne çıkararak kısa bir kedi tıslaması yaptı..Ki genelde bunları avları çalındığında düşük sınıflar yapardı..

Hana kapıyı sertçe açarak içeri girmişti fakat gördüğü sahne üzerine kapıyı kapatırken ki kadar değildi. Kapıyı kırdığı için müdür Cross'a hesap vermek zorunda kalacaktı. Öfkeden kıpkırmızı olmuş gözleriyle hızla Aido'nun yanına geldi. Korkan gözlerle onları izleyen kıza baktı daha sonra tekrar Aido'ya dönüp
"Açıklamak için 3 saniyen var!" dedi ve zaten ağaçtan düşerken paramparça olmuş gömleğinin yakasından tutarak Aido'yu duvara yapıştırdı. Odada gerçek anlamıyla fırtınalar kopuyordu. Birkaç saniye sonra kırmızıya dönen saçlarını omzunun arkasına savururken ellerini hafif gevşetti ancak kaçmasına izin verecek değildi.
Aido'ya bu kıza yaşattığı korkuyu yaşatmak istedi ancak bu imkansızdı en azından o denli şaşırmasını sağlayabilirdi. yüzüne alaycı bir gülümseme takınarak
"Heey. Acaba... Merak ediyorum da... Senin kanında insanlarınki kadar... lezzetli mi?" boynuna yaklaşıp dişlerini çıkarttı tepkisini hızlı vereceğine emindi. Korkmuş olmasını diledi. Ancak bunun Aido'yu korkutmaya yetmeyeceği düşüncelerindeydi. Eğer korkmazsa gerçekten kanını içebilirim o zaman kesinlikle korkuyu tadar, zaten çok açım diye düşündü kendi kendine.

Aido gözlerini tehtitkar bir biçimde Hana’ya kilitledi..Bu kız kendini ne sanıyordu..Sanki onun kanını içebilecek cesareti vardı..Tehtitkar bir gülümsemeyle Hana’ya doğru tısladı..

‘’Sadece tattım..’’

Ardından Gömleğin zaten yırtılmış yaka kısmını söktü ve Hana’nın elinde siyah yakayı bırakarak kurtuldu..Oradan tüymeyi düşündü ancak zaten ceza alacaktı..Hiç olmassa hakkını vererek almalı ve susuzluğu gidermeliydi..Az önce mecburi bıraktığı bayıldığını düşündüğü kızın yanında çömeldi ve Hana’ya bakarak gözlerini yaramazlık yapan bir çocuk gibi irileştirdi..Kesinlikle kendini kaybettiğini biliyordu..

Hana artık öfke sınırlarını aşmıştı. Şu halinde Hana'yla alay etmek... Bir insan olsa sonu ölümle bitebilirdi. Ancak bir vampiri öldürmek fazla zahmetli ve cezalandırılacak bir suçtu en azından durduk yere.
"Pekala, demek beni takmayacaksın. O zaman görürüz bakalım. " diyerek Aido'nun önündeki yarı baygın kızı hızla kapıp odanın en uzak köşesindeki yataklardan birine yatırdı ve hızla geri geldi belindeki kılıcı çıkardı. Bir daha kaçmayacağından emin olmak istiyordu. Kılıcı hızla savurarak Aido'nun sağ kolundaki kemiklerin yarısını kesti. Kolunu kesmesiyle kaçmasına mani olamazdı evet ama kaçma isteğini yok ederdi. Daha sonra bir kez daha boynundan tutup hızla duvara fırlattı ancak bu kez gömleğinin yakası yırtılmış olduğu için tırnaklarını boynuna geçirmek zorunda kalmıştı. Ayrıca şu anki Hana kana kesinlikle hayır demezdi kısacası artık sadece korkutmak amaçlı değildi. Boynuna yaklaştı ve dişlerini Aido'nun boynuna geçirdi. Kanı tahmin ettiğinden daha güzeldi. Aslında ilk kez bir vampir kanı içiyor değildi. Ancak en azından 1000 yıl olmuştu son seferden beri. Hana'nın şu haliyle ne kadar güçlü olabileceğini bilmiyordu Aido. Kaçmaya çabalaması boşunaydı. İsteseydi elleriyle kemiklerini kırabilirdi ki daha önce kırmıştı da bir çok vampirin kemiklerini.

Aido şaşkınlıkla gene mi dercesine koluna baktı..Ancak daha kolunun acısını yeni hissetmeye başlamışken duvara fırlatılmak hiçte hoş değildi..Kısa bir uçuştan sonra duvara yapışmak..Sırtının morardığına emindi..Duvara yapışmasıyla kafası öne gelecek şekilde yere düştü..Ancak işkencesi henüz bitmemişti..Gözleri yarı açıktı..İnanılmaz canının yandığını hissetti..Kafasını kaldırabildiği kadarıyla tepesine düşen gölgenin sahibine kaldırdı..Daha işkencesinin bitmediği kesinleşmişti..Buna cesarat edemez...diye düşündü..Ancak Hana’nın üstüne üstüne gelen dişleriyle fikri değişti..Ayaklarını sürterek gerilemeye çalıştı..Ancak arkasında lanet olası bir duvar vardı..Sonuç kısa sürdü..Boynunda nesneler hissetti ne olduklarını çok iyi biliyordu. Sağlam eliyle Hana’nın kafasını boynundan kaldırmaya çalıştı ancak bu haliyle gücü yetmedi..Kızı tekmelemeye çalışıyor bir yandan da bu kıza bulaştığı için kendine lanet okuyordu..Tabi hemen ardından geri alıyordu.. Kızın gittikçe sivrelen dişlerinin boynuna girişini hisseti ve adeta şok oldu..Bunu yaptığına inanamıyordu..Bu gerçekten acı vericiydi..Aido zaten yarı açık olan kırmızılaşmış gözlerini yaklaşık bir dakika sonra istem dışı kapattı ve yenildiğini kabullenmek istemeyerek kaderine razı oldu..

Gloria yatağından hafifçe kalktı. Başı ölümüne zonkluyor ve kolu adeta yanıyordu. En son hatırladığı arkadaşlarının deli olduğu şu idolün kolunu ısırmasıydı.. "Neden kolunu ısırsın ki salak!" diye geçirdi içinden. Patırtılar duydu ve baktığında Idol-sempai duvara yapışmış ve kızıl saçlarla onu tutan birini gördü. Çığlık atmaya çalıştı ama ses çıkaramadı. Şoktan ne yapacağını şaşırdı. Kızıl saçlı kız, Idol'ü öldürmeden önce birşeyler yapmalıydı. Yatağından bağırdı, "DURUN!" Ayağa kalkıp onları ayırmak istedi ama yatağa tekrar düştü. Kafası hiç olmadığı kadar zonkluyordu. Boynunun acıdığını farketti ve elini değdirdiğinde iki küçük yaraya hissetti. O yaraların ne ara oraya geldiklerini düşünürken kendini ayık tutmak için mücadele veriyordu.

Aido yarı kapalı gözlerini taş zemine dikti..Hala Hana’nın dişlerini hissedebiliyordu..Canı inanılmaz acıyordu..

‘’Afiyet olsun...’’diye mırıldandı memnuniyetsizlikle..

Hala tek eliyle Hana’yı iktirmeye çalışıyordu..Ancak bu pek işe yaramıyordu..Gündüz sınıfı öğrencisinin sesinin biraz olsun kaçma fırsatı vereceğini düşünmüştü ancak boynuna dişlerini geçirmiş olan kişi buna izin vermedi...Bir daha asla asla ama asla dersten kaçmayacaktı..Başına neler gelmişti..Gün yeni yeni ağırmaya başlıyordu..Eğer normalce oturup derse katılsaydı şimdi sağlam olarak yatakhaneye dönüyor olurdu..Ama hayır....O başını belaya sokmak zorundaydı..Memnuniyetsizce yavaş yavaş doğan güneşe baktı..Uyku saati yaklaşıyordu ve bu kızın onu kaç saat bu şekilde tutacağını bilmiyordu..

Hana kendince çok zevk alıyordu. Gerçek kanın tadının bu kadar iyi olduğunu unutmuştu. Ancak bu eğlencesi kısa sürdü o sırada mavi saçlarıyla masum Hana geri geldi. Hemen dişlerini Aido'nun boynundan çekti. Diğer haline dönmüş olsa belkide bunu yapmazdı ancak genede Aido'nun gücü onu yenmeye yeterdi. Bu halini ise zaten ilk vuruşta öldürürdü.
"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Çok çok özür dilerim." diye bir süre özür dilemeyi sürdürdü. Dolaptan birkaç ecza malzemesi aldı. Tekrardan Aido'nun yanına geldi. Ona yardım etmek istedi ancak Aido hemen savunma haline geçti. Az önce olanlardan sonra elbette bu çok doğaldı. Hava'nın içindeki oksijeni ayrıştırarak Aido'nun üzerindeki yaralara doğru yönlendirdi. Oksijen hücre yenilenmesini hızlandırırdı zaten bir vampir olduğundan da bu hız oldukça yüksekti. Elindeki ıslak bezleri de rüzgar yardımıyla ileriye gönderdi ama üzerindeki su nedeniyle bezlerin bir kısmı donmuştu. Bu şekilde daha fazla yardım etme imkanı yoktu bu yüzden sadece beklemeye karar verdi. Biraz üzgündü başkalarını korkutmayı sevmezdi. Ama Aido'nun uzun süre bu şekilde kalmayacağına emindi.

Aido mavi gözlerini iri iri açarak mavi saçlı şeye baktı..kıza...Şaşkınlıktan dilini yutmuştu az önce bu kız Aido’nun canına mı okumuştu..Bu mu?...Aido akşamın erken saatlerinde henüz güneş yeni batarken içtiği pahalı fransız şarabını biraz fazla kaçırdığını düşündü..

Ancak yaklaşık bir dakika sonra bu kızın değişen kişilikli olduğunu hayal meyal anımsadı..Kızın tekrar sinirli haline dönüşmesinden korktuğu için duvardan destek alarak ayağa kalktı kafasını eğdi ve gözlerini kızdan ayırmadan direk pencereye yöneldi..Kırık kapıdan geçmek istemiyordu..Çünkü o kapının kırılışını ve ardından gelen olayları unutmak istiyordu..Bunlar yaşanmamıştı..Tek ayağını açtığı geniş pencereden sarkıttı ve sarmaşıklara tırmanarak inmeye başladı..

Hana üzülmüştü. Gerçekten Aido'yu bile korkutmayı başaracağını asla hayal edemezdi. Bir süre sonra odanın öbür ucundan şaşırmış ve bir o kadarda korkmuş bir ifadeyle bakan gündüz sınıfı öğrencisini fark etti. Arkasını döndü ve
"Iıı... Şey nasıl açıklasam... bu biraz... Aslında... Iıı..." ne diyeceğini bilemiyordu. daha önce hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştı. Kızın yanına gidip ona bütün bunları unutturmak isterdi akat böyle bir yeteneği yoktu. Keşke Aido kaçmamış olsaydı diye düşündü kendi kendine.
İstersen onu geri getirebilirim. Ama tek parça olacağına dair bir söz veremem diye atıldı içindeki vahşi Hana.
Sanırım ona sağ ihtiyacım var... Ayrıca insanları korkutmak ve ya yaralamak hoşuma gitmiyor biliyorsun. dedi masum Hana.
O sırada kapının kırık tahtalarının çatlamak sesini duydu. Gelen Aido idi. Büyük ihtimalle bu kızı hatırlamış olduğundan dönmüştü. Ancak ağır ağır yürüyüşüne bakılırsa halen korkuyordu. Bir "Off" çekti Hana. Kendi kendine lanet okuyordu.

Aido korkakça içeriye bir adım attı bu kızı böyle bırakırsa cezası iki katına çıkardı..Ancak burası dönmek isteyeceği son yerdi..

Yatakhaneye gidip kafasını devirip yatmak istiyordu..Ayaklarını yerde sürükleyerek bir adım daha attı..Hana’yı mümkün olduğunca gözünden kaçırmaya çalışıyordu..Hızla kıza yaklaştı..Eğer odada Hana olmasaydı biraz daha sert davranabilirdi..Ancak az önce olanları hesaba katarak dudak büktü ve kızın hafızasını temizledi..İşini bitirdikten sonra esnedi ve kafasını kaşıdı..Bir an önce buradan kurtulup odasına gitmek istiyordu..Kapıyı sertçe kapatmasıyla Hana ile arasında tek bir diyalog geçirmeden ay yatakhanesine doğru hızlı adımlarla yürüdü..

Idol-senpai ona doğru yaklaşırken gözlerinde hiç bir duygu olmadığını gördü. Aniden elleriyle Gloria'nın gözlerini kapadı. Gloria ne olduğunu anlayamadan kafasını birşey deliyormuş gibi hissetti. Gözlerinin önünden rengarenk ışıklar geçiyordu, birbirini kovalayan gökkuşakları gibi. Sonra dev bi karadelik gördü ve gökkuşakları yavaşça yok oldu. Kafasına bir anlığına dev bir acı girdi ve hemen geçti. Gözlerini açtığında, hiçbirşey hatırlamıyordu. Geceyi nasıl geçirdiğini hatırlamıyordu. Ya hafıza kaybı yaşıyordu ya da kafayı yemişti. Artık bu gecenin sona ermesini istiyordu.