ayase sesisizce koştu

Ayase sessizce koştu..Koşmak yapması gereken buydu..Yaşamak için.. Hemen köşeyi döndü ve yere diz çöktü..Bu hastane’den çıkışı bulmalıydı..Burası bir hastane değil bir ölüm alanıydı..İçeride bir insanın olduğuna hala inanamıyordu..Kanlı ellerini sert mermerlere bastırdı ve olanları unutmaya çalıştı..Güçlü olmalıydı..Kafasını kollarının arasına aldı ve yanıp sönen florasanın altında ağlamaya başladı.. Neden neden böyle olmuştu? O sadece hayatına bir çeki düzen vermek istemişti..Böyle bir şey yaptığına inanamıyordu..İçeride demir masada yatan Gloriaya’yı hatırladıkça suçu gözlerinin önüne geliyordu..Bu hastaneye gelmek onun fikriydi..Kara büyü kitapçıklarını ve yer altı mezarlarını o bulmuştu..Eğer bu kadar meraklı olmasaydı şu an dostum dediği kişiler bu şekilde olmayacaktı..Koridorlardan koşarken önüne çıkan şu e-sınıfı kız gözlerinin önünden gitmiyordu..Kızın beyaz hemşire kıyafeti..kanlı göz bandı ve ortaya çıkan vahşi dişleri...Elindeki iğneyle Ayase’ye saldırmasıyla Ayase can haliyle önüne gelen ilk kapıya dalmıştı..Burası adeta bir perili evdi..Her kapının ardında daha büyük bir dehşet vardı..Girdiği ameliyat odasında..gördükleri...Gloria o demir ameliyat masasında yatarken...Bu nasıl olmuştu? O kızın hiç bir suçu yoktu.. O sırada odaya giren aido elindeki dev paslı testere ve yüzündeki sırıtışıyla dikkatini dağıtmıştı..Hepsi aslında sadece birer piyondu..Kaname öldükten sonra hepsi karşı tarafa geçmiş ve bitmez tükenmez susuzluklarıyla birer azılı vampir olup çıkmışlardı..Hana denen şu kız..Sırada karşısına o çıkacak gibi geliyordu..Nyx denen şu asil varlık..Onun ebedi uykusuna dalışı..Tüm bunların kendisi yüzünden olduğuna inanamıyordu..Tanıdığı neredeyse tüm soylu vampirler bu hastanede birer azılı olmuşlardı..E-sınıflarıda bunun cabasıydı..İşte burda bu yanıp sönen düşük voltluk florasanın altında oturmuş bunları düşünürken iki koridoru birbirine bağlayan geniş kapının açılmasıyla korkuyla gözlerini o yöne çevirdi..

Hana kapıdan içeri girerken çok dikkatliydi. Kendisi durumu son anda fark edip kurtulmayı başarmıştı. Ancak bu diğerleri için geçerli değildi. İçeriye girdiğinde ilk karşılaştığı boş bir koridor oldu. Beyaz duvarlar ve açık mavi mermerden zeminin üzerinde hiçbir leke en ufak bir kırıklık ve ya bir damla kan lekesi bile olmaması tuhaftı. Ancak bu aldatıcı görüntü hastanenin bir üst katına çıktığında kendisini ele veriyordu. Beyaz duvalarda tek tük kırıklar vardı. Ancak duvaların beyaz olduğunu söylemek pekde doğru değildi. Taze kan ile boyanmış kıpkırmızı parlıyordu. Bu koku Hana'yı öylesine cezbediyorduki karşısında duran e sınıfı vampirleri ve kendisini dikkatle takip eden ayase'yi fark etmesi için bir kaç dakika geçmesi gerekmişti. Ayase Hana'ya amacını gizlemeye çalışırken kedi kılığına bürünmüş bir aslan gibi görünüyordu. En ufak hatasında ona saldırmaya haazırdı. Ancak Hana bunu hiç mi hiç umursamıyordu. Eğer saldırırsa elbetteki karşılık verirdi ancak ilk hamleyi yapmaya niyeti yoktu. Öyle görünüyordu ki e seviyesindeki dostlarımız o kadarda sabırlı değildi. Hana hızla Ayase'ye doğru ilerledi. Ayase'nin kendini korumaya hazırlandığını gördü. Elbette bunuda umursamadı. Hızla Ayase'ye saldırmaya hazırlanan e seviyesini toza dönüştürdü.
"Düşmanını daha iyi seç, ufaklık." dedi küçümser bir sesle. Ardından belindeki rüzgar kılıcını almaya yeltenmişti ki orada olmadığını fark etti. Düşmesinin olanağı yoktu. Etrafına bakınırken rüzgar kılıcının kınını elinde tutarak pis pis sırıtan Aido'yu gördü.

Aido sırıtarak elinde tuttuğu rüzgar kılıcını havada bir tur salladı ve Hana’nın üstüne atladı..Kısa sürede kızın ellerini arkada birleştirdi ve kafasının arkasındaki omurga noktasına rüzgar kılıcını dayadı..Ardından gülümseyerek kılıcı kızın omurgasına bastırdı..Fakat sadece göz korkutuyordu..Kurbanlarını öldürmek onun tarzı değildi..O daha çok kurbanlarına acı çektirmekten zevk alırdı..Nihayet kurbanla oynamaktan sıkıldıktan sonra onu ölüme terk etmek tarzıydı..Her ne kadar oyunu bölünmüşte olsa yeni bir oyun başlayabilirdi..İtiraf etmeliydi..Şu Ayase denen velet ameliyat odasına bir anda dalınca oyunu yarım kalmakla sonlanmamış ayrıca oldukça şaşırmıştı..Sonuçta birine işkence çektirmeye hazırlanırken birinin odaya çığlık çığlığa dalması pek hoş değildi..Fakat şimdi oldukça eğleniyordu..Yeni bir kurban yeni bir oyundu..Aslında bir çeşit doktorculuk oyunundan ibaretti bu..Kızın üstüne dizlerini bastırmasıyla kırmızıya boyanmış beyaz doktor önlüğü garip bir biçimde kollarına dolandı..Eli ile kızın boynuna baskı yaparken rüzgar kılıcını zehirli gaz sızdıran patlak kloriferlerin yanına fırlattı..Birini asla kişinin kendi silahıyla öldürmezdi..Elini uzattı ve yerden paslanmış testeresini kendine doğru çekti..Ancak Ayase denen şu kızın çığlık atarak Aido’nun üstüne atlamasıyla Aido neye uğradığını şaşırdı..Kırmızı gözlerini öfkeyle çocuğa dikti..Çocuktan kısa sürede kurtuldu..Hana’ya doğru öfkeyle ilerliyordu..Ancak koridorun sonundaki duvarda asılı olan yarısı kırılmış aynada yansımasını gördü..Sessizleşti ve kafasını yana yatırarak aynadaki yansımasına ifadesizce baktı..Dağılmış sarı saçları vahşileşmiş kırmızı gözleri ile orantılıydı..Ancak gözlerinin çevresi alışılmadık bir biçimde siyahlaşmıştı ve vampir dişlerinden ağzının kenarına kan damlaları süzülüyordu..Elindeki paslı testere ile onu gören biri rahatlıkla cinnet geçirdiğini düşünebilirdi..Kendini izlemeye o kadar dalmıştı ki Hana’nın yüzündeki öfkeyle yaklaştığını farketmedi ardından kafasına indirdiği darbe Aido’yu acıyla yere düşürdü..