RPG Gezegeni
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İçimdeki Ben

2 posters

Aşağa gitmek

İçimdeki Ben Empty İçimdeki Ben

Mesaj tarafından Hana Hioi C.tesi Mart 27, 2010 9:17 pm

Karanlıkta kan kırmızı gözleriyle koşuyordu. Nereye gideceğini, neden koştuğunu, nerde olduğunu bilmiyordu. Sadece koşuyordu. Babasının söylediği gibi karanlığın derinliklerine doğru… Fakat babasına ne olmuştu? Neden… Neden o da gelmiyordu? Oysa hemen arkasında olacağını söylemişti. Hana karanlık koşarken kendi kendine niçin ağladığı halde gözyaşlarını hissedemediğini merak ediyordu. Ancak koşan o değildi, kan rengi gözleri ve kıpkırmızı saçlarıyla koşan bambaşka biriydi. Onun yerine koşuyordu sanki. Birden bire bir ürperti hissetti. Bu beden… bu beden ona ait değildi. Fakat onun hissettiklerini hissedebiliyordu. Kan, kan istiyordu. Gözlerindeki kırmızıdan daha koyu kan istiyordu. Kan? Hana birden hatırladı bir uçurumdan düşmüştü. Peki ya sonra, nasıl hayatta kalmıştı? Kollarında ve boynunda acı hissediyordu. Fakat vücudunda bir çizik bile yoktu. Ama bu çok normaldi bu onun vücudu değildi ki.
O anda bir ses duydu. Ne olduğunu anlayamadığı bir ses. Benim görevim seni korumak. Bunu sakın unutma! Ve şimdilik sakince uyu lütfen. Bu kibar ve yumuşak ses karşısında Hana ona karşı gelemediğini fark etti. Bir an içerisinde uykuya kalmıştı. Bu kan arzulayan canavar konu Hana olduğunda bir anda meleğe dönüşebiliyordu.
Ormandan çıkmıştı. Bir süre sessizce dolaşmıştı. Günlerce iş aramıştı. Bu sırada Hana uyanmış ve bir süredir eski hayatını düşünüyordu. Nede olsa bedeni üzerinde bir hükmü yoktu. Eskiden nasılda bahçede gezdiğini hatırladı. Safkan babası bütün sorumluluklarına rağmen onunla saatlerce oyun oynayabilirdi. Ormanın ortasındaki o güzel evlerinin devasa bir bahçesi ve bahçesinin her yerinde çeşit çeşit çiçekler vardı. Bu çiçekleri Hana çok severdi. Çiçekleri kendi elleriyle dikmişti fakat bahçe o kadar büyüktü ki en sonunda yorgunluktan olduğu yere yığılmıştı. İşte o zaman ailesi gelip onu kaldırmış daha sonrada hep beraber çiçek dikmeye devam etmişlerdi. Bu iş bittiğinde ise Hana saatlerce bu bahçede dans ederek keman çalmıştı. O zamanları şimdiden çok özlemişti. Ailesini çok özlemişti. Hana’yı bu anılar ülkesinden çıkaran ise bir çığlık olmuştu, bir insan çığlığı. Çok eski bir sokağın ortasındaydılar etraftaki binalar her an yıkılabilecek gibi duruyordu. Hana… Hayır bedenini kontrol eden kişi bir insana saldırmıştı. Orada bir insanın ne işi olacağını anlamamış olsa da Hana acıyla haykırıyordu “DUR!” fakat sesinin çıkmadığı biliyordu. Hana umutsuzca bağırıyor, çırpınıyordu. Artık o derece haykırıyordu ki gerçek bedeninin de gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı fakat yüzündeki ifade sadece kan isteğini gösteriyordu. Bu yaşlar Hana’nın isyanının sonucuydu. Hana artık pes etmişti. Bu deliye dönmüş kadını durdurması imkânsızdı. O sırada nereden geldiğini anlamadığı bir el onu durdurmuştu. Saldırdığı insansa korkudan bayılmıştı. Hana onu durduran kişinin yüzünü göremiyordu fakat “dikkatli ol” dediğini duymuştu. Geri kalan konuşmalar sadece kızıl saçlı kadın ve o kişi arasındaydı ve Hana ne kadar denerse denesin duyamıyordu. O kadının vücudunun içindeydi nasıl olurda duyamazdı. Nasıl olurda o kadının gördüğü bir şeyi göremezdi.
Hana o kişinin ona bir kart verdiğini gördü. Kartta ne yazdığını tam göremiyordu ama üzerinde yazılı rakamlardan bir telefon numarası olduğunu tahmin etmişti fakat başka hiçbir şey göremiyordu. Daha sonra dayanamayarak sordu:
Ne verdi sana?"
Acente kartı.” Dedi kızıl saçlı kadın donuk bir sesle.
Bir süre sonra bir müzik şirketine kayıt olmuşlardı bile. O daha ne olduğunu bile anlamadan ünlü bir yıldız olmuştu. Bu müzik hayatı ona istemediği kadar para kazandırmıştı. Birçok hayranı olmuştu.
Bir gün kızıl saçlı kadın Hana’dan tekrardan uyumasını istedi ve geçen seferki gibi Hana karşı koyamadı. Kadın uzun süre yürüdükten ve bir dizi karmaşık yoldan geçtikten sonra büyük süslü bir eve geldi. Evin kapısında sekiz köşeli bir yıldız asılıydı. İçeriye girdi. Ev bir medyumun evi gibi dizayn edilmişti. Tavanda asılı duran bir dizi kâğıt parçasının üzerinde tuhaf işaretler vardı. Evin içinde hiçbir elektrikli alet yoktu. Ev sahibi kadın Hana’yı görünce önünde eğilmişti. Daha sonra onu ortasında minik bir masa bulunan duvarları tamamen mor kumaşlarla kaplanmış bir odaya getirdi. Masanın üzerinde geleceği gördüğünü idea eden şu sözde medyumların kullandığına benzeyen bir küre vardı. Ancak bu kürenin bir farkı içi boş düz renkli bir küre olmayışıydı. İçinde birçok insan ve vampirin kanı vardı. Bu kanlar gözle görülebilir bir şekilde kürenin içerisinde ying-yang şeklini oluşturacak bir biçimde dönüyorlardı. İnsanların kanı vampirlerinkine karışamıyordu. Ayrıca bu küre hiçbir destek olmaksızın havada duruyordu. Ev sahibi tam anlamıyla bir cadıydı. Kızıl saçlı kadın cadıyla bir süre konuştuktan sonra ona daha önceden Hana’ya acente kartı olduğunu söylediği kartı uzattı. Kızıl saçlı kadın büyücüye kendi güçlerini bastıracak bir mühür hazırlamasını fakat bu mühürün gerektiğinde kırılabilecek türden olması gerektiğini söyledi. Cadı küresinin başına geçip bir takım değişik bir dilde söylediği birkaç sözün ardından küreye üç kez hafifçe vurdu. Küre ortadan ikiye çatlamış içinden deniz gibi değişken ve mükemmel bir renge sahip bir çift kristal küpe çıktı. Kızıl saçlı kadın hiçbir şey söylemede küpeleri aldı ve dışarıya çıktı. Bir süre yürüdükten sonra bir parka geldi. Parktan ormana doğru ilerledi. Ormanın içindeki tek tük banklardan birine oturdu. Küpeleri kulağına taktıktan sonra banka uzandı ve uyudu.
Hana uyandığında kendi bedenindeydi ve dış görünüşü dahil olmak üzere kendisinde bir çok değişiklik fark etti. Saçları mavi renk gözlerinden biriyse mordu-eskiden her ikisi de gök mavisiydi-. Boyu biraz daha kısaydı. Ayrıca eskisine göre daha korkak ve daha çekingendi. Çevresindeki insanların düşüncelerini eskisinden çok daha fazla önemsiyordu.
Bir süre sonra merak ederek o kızıl saçlı kadını aramaya başladı. Neredeyse bütün gün o kızıl saçlı kadını aramış olmasına rağmen bulamamıştı. Bu yüzden pes edip bir eldiven dükkânı aramaya başlamıştı ki bulması pek uzun girmemişti. Kollarında son derece korkutucu yaralar vardı. Bunları saklaması gerekiyordu ve bunun en iyi yolu uzunca eldivenler almaktı. Ten renginde hemen hemen hiç belli olmayan dar ve uzun eldivenler aldı. Bu eldivenler aslında beyazdı fakat Hana’nın beyazdan da beyaz tenine bakılınca ten rengi olduğu söylenebilirdi.
Kişiliğindeki değişikliğin nedenini ise bir türlü anlayamamıştı. En azından bir gün birden bire kendi olmaktan çıkana kadar. Hana’nın kişiliği ilk kez değişmişti kafası çok karışıktı. Fakat o kızıl saçlı kadınla olanın aksine Hana olayları içerden izlemiyordu. Sanki o esnada dünyadan bir anlığına çekilip daha sonra geri geliyordu. O sırada neler olduğunuysa hiç hatırlamıyordu. Nasıl olduğunu anlamasa da ara sıra onun yerine geçen bu kişi istediği zaman onunla konuşabiliyordu. Fakat Hana bunu başaramıyordu. Onunla konuşmayı birçok defa denemişti ancak her zaman sonuç negatif olmuştu. En sonunda pes edip bu hayatına alışmaya çalıştı. Ancak maalesef bu konuda da pek başarılı olamadı.
Hana müzisyen olarak çok ünlüydü. Fakat bu hayranlarının gösterdiği sevgi onun hiç de hoşuna gitmiyordu. En sonunda evini terk ederek kendi başına yaşamaya başladı. Bu hayat tarzına hiç alışamayacaktı beklide. Hayatı boyunca hep prenses gibi büyütülmüştü. En azından bu sefer yanına para alma fırsatı bulmuştu bu sayede hiç değişse aç kalmıyordu. Bir gün metroya bindiği sırada tamamen rastlantı sonucu orada olan iki vampirin konuşmasını duymuştu.
Haha! Şu okuldan mı bahsediyorsun? Hani insanlarla bir arada olabileceğimize inanan yer
Evet, işte orası. Orda bir safkanın da bulunduğunu duymuştum. Eğer bu doğruysa o kadarda kötü bir yer olamaz değil mi?
Olabilir ama bir safkanın öyle bir yerde olmasına olanak yok!” o sırada yanlarında duran bir kadın “Sussanıza! Kimliğinizi açığa çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?” diye fısıldayarak onları uyarmıştı.
Bunun üzerine Hana bu okulu görmeye karar vermişti. Fakat okulun adını öğrenmesinin bile ne kadar zor olacağından haberi yoktu…
Hana Hioi
Hana Hioi
Vampir(Soylu)
Vampir(Soylu)

Mesaj Sayısı : 85
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 28

Karakter sayfası
Karakter ismi : Hana Kuran
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
İçimdeki Ben Left_bar_bleue95/100İçimdeki Ben Empty_bar_bleue  (95/100)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İçimdeki Ben Empty Geri: İçimdeki Ben

Mesaj tarafından Gloria Light Ptsi Mart 29, 2010 7:48 pm

Puanın: 95
betimlemelerine bayıldım! renklendirme de hoş Smile bu puanı resmen hakkeetiin!!
Gloria Light
Gloria Light
insan
insan

Mesaj Sayısı : 43
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 27
Nerden : Mars!

Karakter sayfası
Karakter ismi : Gloria Light
Karakter Statüsü: İnsan
RP Puanı:
İçimdeki Ben Left_bar_bleue0/0İçimdeki Ben Empty_bar_bleue  (0/0)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz