-----Gun---
3 posters
RPG Gezegeni :: Ekstra :: RPG Arşiv
1 sayfadaki 1 sayfası
-----Gun---
Aido sessizce dudağının kenarında tuttuğu sigarayı çıkardı ve rüzgarda binbir şekle girmesini izleyerek aşşağı attı..Bu çeteye girdiğinden beri hayatında hiç bu kadar kendini özgür hissetmemişti..Ucuz sigara ve biralar içiyor kollarına dövmeler yaptırıyordu ancak bunların hepsinin belli bir zaman sonra onu özgürleştirdiğinin farkına varmıştı..Ardındansa derhal bulunduğu Cross kafesini delerek oradan kaçmıştı..Sonuçta bir dönemdir kayıp olmakla beraber aslında bir dönemde de okulda öğrendiklerinden daha çok kendisine yararlı olabiliecek öğretiler kazanmıştı..Mesela silah kullanmak..Kesinlikle işine yarayan bir olaydı..Elinde tuttuğu P90 silah artık onun en iyi arkadaşı olmuştu..Kırmızı gömleğini çekiştirdi..Bu rüzgarda silaha dolanmasına gıcık olmuştu..Elinde tuttuğu P90 sıradan bir silahtan öte tam bir antivampir aletiydi..İçinde tüm dinlerin kutsal sembollerinin eritilerek tek bir amaç için birleştiği mucizevi bir mermi vardı..O ölümcüldü..Elinde ki silah bu mermilerden saniyede 4 adet atıyordu..Buda kurbana sıkı bir ölüm olanağı sunuyordu..Bu kezde her zamanki gibi bir işti işte..Yine üstüne ucuzluktan aldığı ve neredeyse hiç çıkarmadığı siyah t-shirt’ü ve onun üstüneyse kırmızı gömleği geçirmiş boynuna şeytan üçgenini takmıştı..Altında ki safari şortu ve çakma spor ayakkabılarıyla sıradan bir turist gibi görünebilirdi ancak o bu öğlen sıcağında bu çatıya yine P90’ını ve nişancılığını sergilemek için çıkmıştı..Omuzlarını geriye çekti..Kıpkırmızı gömleği kuş bakışı bile görünebilirdi..Ancak onun görünüp görünmeme gibi bir derdi yoktu..Her halikarda hedefi vuracaktı tabi karşısına çıkan engelleride kimse ona karşı koyamazdı..Silahı karnıyla dizleri arasına aldı ve silahın hedef dürbününden siyah bmv’yi gördü..Bu arabanın içinde kimin olduğunu bile bilmemesine rağmen görünmez camların tam ortasına sıkı bir nişan aldı ve gözlerini kapatarak tetiği çekti..Büyük bir süratle uçan merminin kısa sürede Bmv’nin camını delerek hedefin beynini patlatması sonucu görev tamamlandı..Ayağa kalktı işte her zamanki gibi BMV’nin duruşunu ve bulunduğu alana kadar gelen müzik gibi çığlıkları dinledi..Ardından can dostu P90’ını dikkat çekmemesi için her zamanki yastık gitar kabına yerleştirdi..Merdivenlere yöneldiği sırada binanın giriş katında işte o tanıdık yüz dikkatini çekti..
Geri: -----Gun---
Hana merdivenlerin başında duruyordu. Aido'yu gördü ilk başta ne yaptığını anlayamadı fakat daha sonra bir arabaya ateş ettiğini gördü. Aido arkasını döndüğünde onu görmüştü. Hana hemen konuşmaya başladı ve
"Seni lanet olası velet! Ne yaptığını zannediyorsun? İnsanları öldürmek güzel bir şey mi? Ha?! Ha, söylesene!" diyerek Aido'nun cevabını bile beklemeden atağa geçti. Belinden rüzgar kılıcını çıkarıp ileriye doğru zıpladı. Aido'ya derince bir yara vermeyi planlamıştı. Ancak P90 silahının ateşlediği Anti-vampir kurşunları nedeniyle saldırıyı iptal edip kendini kenara çekmesi gerekmişti. Kurşunları son anda esen bir rüzgar sayesinde alt etmişti.
"Anlaşıldı. Sen gerçekten çok aptalsın değil mi? Anlaşılan seninle gerçek anlamda dövüşmem gerekiyor. O zaman kendini hazırlasan iyi olur." Bu kez Hana'nın yüzünde inanılmayacak derece bir sakinlik vardı. Kesinlikle az önceki öfkenin tamamı yok olmuştu. Yüzünde en ufak bir ifade yoktu. Ayrıca şu anda konuşanda sadece tek bir Hana değildi. Hepsi birden aynı şeyi düşünüyordu. 'Eğer bir vampir anti-vampir silahı kullanmaya başladıysa o artık bir vampir değildir' bu kesin ve son derece katı bir kuraldı. Safkan babası defalarca kez anti-vampir silahı taşıyan vampirlere 'zavallı insanlar' olarak hitap etmiş ve bu kuralı Hana'ya hatırlatmıştı. Bu kezde tıpkı babası gibi karşısındakini Aido ya da soylu vampir olarak değil. Aşağılık bir Level E, kiralık ucuz bir vampir avcısı ve ya aptal bir insan olarak görüyordu.
"Zavallı insan" dedi.
"Seni lanet olası velet! Ne yaptığını zannediyorsun? İnsanları öldürmek güzel bir şey mi? Ha?! Ha, söylesene!" diyerek Aido'nun cevabını bile beklemeden atağa geçti. Belinden rüzgar kılıcını çıkarıp ileriye doğru zıpladı. Aido'ya derince bir yara vermeyi planlamıştı. Ancak P90 silahının ateşlediği Anti-vampir kurşunları nedeniyle saldırıyı iptal edip kendini kenara çekmesi gerekmişti. Kurşunları son anda esen bir rüzgar sayesinde alt etmişti.
"Anlaşıldı. Sen gerçekten çok aptalsın değil mi? Anlaşılan seninle gerçek anlamda dövüşmem gerekiyor. O zaman kendini hazırlasan iyi olur." Bu kez Hana'nın yüzünde inanılmayacak derece bir sakinlik vardı. Kesinlikle az önceki öfkenin tamamı yok olmuştu. Yüzünde en ufak bir ifade yoktu. Ayrıca şu anda konuşanda sadece tek bir Hana değildi. Hepsi birden aynı şeyi düşünüyordu. 'Eğer bir vampir anti-vampir silahı kullanmaya başladıysa o artık bir vampir değildir' bu kesin ve son derece katı bir kuraldı. Safkan babası defalarca kez anti-vampir silahı taşıyan vampirlere 'zavallı insanlar' olarak hitap etmiş ve bu kuralı Hana'ya hatırlatmıştı. Bu kezde tıpkı babası gibi karşısındakini Aido ya da soylu vampir olarak değil. Aşağılık bir Level E, kiralık ucuz bir vampir avcısı ve ya aptal bir insan olarak görüyordu.
"Zavallı insan" dedi.
Hana Hioi- Vampir(Soylu)
- Mesaj Sayısı : 85
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 28
Karakter sayfası
Karakter ismi : Hana Kuran
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
(95/100)
Geri: -----Gun---
Aido saniyeler içerisinde ne olduğunu anlayamadan gördüğü tanıdık yüzün merdivenlerden başlayarak hızla yanına yaklaştığını farketti..Ne olduğunu anlayamadan daha henüz kilitleyemediği gitar kabını kaldırdı ve savurarak açtı..Hızla uçan siyah gitar kabı yavaşça aşşağıya düştü..Ardından metalik renkler ağırlıklı P90 gururla güneşin altında bir kez daha parladı..Aido kendine doğru savrulan rüzgar kılıcından kurtuldu ve dönerek dizlerini kırdı..Ardından her zamanki gibi can dostunu dizleri ve omzu arasına alarak saniyede dört mermiyle bir ölüm senfonisini daha ateşledi..Ancak kızın bundan kurtulması aido’yu durdurmadı..Çarpraz ateşlemeyle kıza saldırmaya devam etti.. Silahı bileklerine indirdi ve kulakları delen ateş sesini kesti..İşte o dakika belkide hayatında onu sinirlendirebilecek en büyük laflardan birini işitti..
‘’Zavallı insan..’’Bunu duyar duymaz gözleri koyu kırmızıya büründü..Kaşlarını simetrik bir biçimde çattı ve belkide hayatındaki en nefret dolu ifadesiyle Hana’ya baktı..
İnsanlara ve vampirlere rahatsızlık veren pislikleri dünyadan temizliyordu..Bu pislikler sadece suçlularla sınırlı değildi..Aido’nun silahını kullandığı alan daha çok devlet içinde çalışan iki yüzlülerdi..
Eğildi..Ve terasın hemen dibindeki kuytuya diz çöktü..Şarjörü yedeğe aldı ve tam saldırı için tetiği çekti..Tetiği çekmesiyle silah tekrar ölüm kusmaya başladı..Silahtan çıkan her bir merminin çıkardığı sarımsı kör edici ışık aido’nun yüzünün bir kısmını aydınlatıyordu..İşte bir kez daha bir kurbanın ölüm piyesinin son perdesi sergileniyordu..Ateş etmeyi bıraktığında attığı mermilerin eseri olan sis bulutundan dolayı yerde zorlukla görebildiği bir kaç kırmızı kan damlası ve havadaki ağır cezbedici koku onu memnun etti..Şarjörü yeniledi ve silahı tekrar omzu ile dizlerinin arasına alarak sonraki perdenin olup olmayacağını izledi..
‘’Zavallı insan..’’Bunu duyar duymaz gözleri koyu kırmızıya büründü..Kaşlarını simetrik bir biçimde çattı ve belkide hayatındaki en nefret dolu ifadesiyle Hana’ya baktı..
İnsanlara ve vampirlere rahatsızlık veren pislikleri dünyadan temizliyordu..Bu pislikler sadece suçlularla sınırlı değildi..Aido’nun silahını kullandığı alan daha çok devlet içinde çalışan iki yüzlülerdi..
Eğildi..Ve terasın hemen dibindeki kuytuya diz çöktü..Şarjörü yedeğe aldı ve tam saldırı için tetiği çekti..Tetiği çekmesiyle silah tekrar ölüm kusmaya başladı..Silahtan çıkan her bir merminin çıkardığı sarımsı kör edici ışık aido’nun yüzünün bir kısmını aydınlatıyordu..İşte bir kez daha bir kurbanın ölüm piyesinin son perdesi sergileniyordu..Ateş etmeyi bıraktığında attığı mermilerin eseri olan sis bulutundan dolayı yerde zorlukla görebildiği bir kaç kırmızı kan damlası ve havadaki ağır cezbedici koku onu memnun etti..Şarjörü yeniledi ve silahı tekrar omzu ile dizlerinin arasına alarak sonraki perdenin olup olmayacağını izledi..
Geri: -----Gun---
Hana boynundan akan kanı umursamadan duman dağılmadan önce gözden uzaklaştı. Dumanın dağılmasının ardından nereye gittiğini merak ederek onu arayan Aido aslında tamda Hana'nın istediğini yapmıştı. Hana arkasından rüzgar kılıcını tam kalbine saplamayı hedefledi ancak son anda geri çekilen Aido ölümden kurtuldu. Yinede şimdi göğsünde oldukça derin bir kılıç yarası açılmıştı. Hana hala ifadesiz bir şekilde beklerken anti-vampir silahının ateşlediği her bir mermiyi hızla atlatıyordu. Rüzgar kılıcı bir anti vampir silahından çok daha güçlüydü kesinlikle.
"Yak okra delise. Hayrem dals!" bu sözler zafer getirdiğine inanılan bir büyünün ilk mısralarıydı. Bunu ona Nike öğretmişti. Rüzgar kılıcı hızlı bir şekilde oka dönüştü. Seri bir şekilde üçerli üçerli oklar ateşliyordu. Aynı zamanda Aido'nun kurşunlarından kaçıyor olmasaydı hiç birinin ıskalamasına imkan yoktu. Fakat besbelli Aido az önce aldığı yara yüzünden yavaşlamıştı. Fakat birkaç kurşun isabet etmeyi başarmıştı. Hana üzerindeki kanı görmezden gelerek savaşmaya devam etti.
"Yak okra delise. Hayrem dals!" bu sözler zafer getirdiğine inanılan bir büyünün ilk mısralarıydı. Bunu ona Nike öğretmişti. Rüzgar kılıcı hızlı bir şekilde oka dönüştü. Seri bir şekilde üçerli üçerli oklar ateşliyordu. Aynı zamanda Aido'nun kurşunlarından kaçıyor olmasaydı hiç birinin ıskalamasına imkan yoktu. Fakat besbelli Aido az önce aldığı yara yüzünden yavaşlamıştı. Fakat birkaç kurşun isabet etmeyi başarmıştı. Hana üzerindeki kanı görmezden gelerek savaşmaya devam etti.
Hana Hioi- Vampir(Soylu)
- Mesaj Sayısı : 85
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 28
Karakter sayfası
Karakter ismi : Hana Kuran
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
(95/100)
Geri: -----Gun---
Aido kısa bir acı hissetti..Acuz atlatmıştı..Ancak Hana’ya öfkeli gözlerini çevirdi..Bu canını yakmıştı..Canının yanmasından hoşlanmazdı..Burda kendi mahalinde bir soylu vampire yenilmeye niyeti yoktu..Silahı tam şarjör haline getirdi ve sıkı sıkı kavradı..Çiftli dalış yapacaktı ki bunun piyeyi bitirmesini umuyordu..Ancak önce yavaşlama kısmını eşit hale getirmesi gerekiyordu..Ayaklarını hızla yere sıkı sıkı bastı ve güneş ışığında kırılan yoğun buzu Hana’ya doğru ilerletti..Kısa sürede kızın donan ayakları durmasını sağlayacaktı..Aido kızın yere çaklılan ayaklarını izlerken çizgi filmlerdeki kötü karakterler gibi gözlerini kısarak gülümsedi..Kız nasıl olsa şimdilik kıpırdayamazdı..Silahının ucunu yerde sürükledi ve cebinden bir sigara çıkardı..Silahın ucunda tüten duman sigara’yı yakmaya yetti..İki parmağının arasında tuttuğu siaradan bir iki nefes aldı ve tekrar terastan aşşağıya attı..Kırmızı gömleğinde kan ayırt edilemiyordu..Buda onun sinirini bozuyordu..Kırmızı gömleği çıkardı..Artık üstünde siyah t-shirt’ü vardı ve dövmeli kasları ortaya çıkmıştı..Silahı yerden kaldırdı ve dik bir biçimde sırtına destekledi..
‘’Siz akademi veletlerinin derdi ne bilmiyorum..Ben size bulaşmıyorum neden sizde aynı şeyi bana yapmıyorsunuz..’’dedi..
Bir yandanda safari şortunun cebinden promosyon olarak dağıtılan bir su şişesinden biraz daha küçük bira şişesini çıkardı ve kafasına dikti.. Ardından silahı yerde sürükleyerek kıza yaklaştı..
‘’İtiraf etmeliyim..İyi kavga ediyorsun..Senden süper bir nişancı olabilirdi..’’ dedikten sonra bira şişesini tekrar kafasına dikti..Ardından sallayarak boşalan şişeye üzüntüyle baktı..
Ardından silahı tekrar omzuna kaldırdı ve elini gülümseyerek tetiğin ucuna dayadı..Yere attığı bira şişesinin kırık camlarına basarak bir adım daha attı..
‘’Yeteneğinin boşa gitmesi ne yazık..’’dedi ve boynu ile omzu arasında tuttuğu silahı kızın tam karın bölgesine ateşledi..
‘’Siz akademi veletlerinin derdi ne bilmiyorum..Ben size bulaşmıyorum neden sizde aynı şeyi bana yapmıyorsunuz..’’dedi..
Bir yandanda safari şortunun cebinden promosyon olarak dağıtılan bir su şişesinden biraz daha küçük bira şişesini çıkardı ve kafasına dikti.. Ardından silahı yerde sürükleyerek kıza yaklaştı..
‘’İtiraf etmeliyim..İyi kavga ediyorsun..Senden süper bir nişancı olabilirdi..’’ dedikten sonra bira şişesini tekrar kafasına dikti..Ardından sallayarak boşalan şişeye üzüntüyle baktı..
Ardından silahı tekrar omzuna kaldırdı ve elini gülümseyerek tetiğin ucuna dayadı..Yere attığı bira şişesinin kırık camlarına basarak bir adım daha attı..
‘’Yeteneğinin boşa gitmesi ne yazık..’’dedi ve boynu ile omzu arasında tuttuğu silahı kızın tam karın bölgesine ateşledi..
Geri: -----Gun---
Hana sadece
"Aptal." dedi ve ayaklarındaki buzu kırarak anti-vampir silahının son saldırısından kurtulmayı başardı. Doğal olarak kırmızı olan gözleri sanki kanla boyanmışcasına gecenin karanlığında parlıyordu. Aido'nun arkasından yaklaşıp rüzgar kılıcını bir hançere çevirerek tam boynuna dayadı. Bir eliyle sol kolunu tutuyor diğer eliyle hançeri Aido'nun boynuna bastırmışken dirseğiyle de silahını ateşlemesini önlüyordu.
"Mantıklı bir açıklama için 3saniyen var. Bu süreyi iyi değerlendirmeni öneririm. Yoksa bir daha ki sefere kendi kendini vurmanı sağlarım. Bu arada sana bir sır vereyim. Ben "O" korkak Hana değilim. Ben sadece bu bedende yaşayan bir yabancıyım. Benim gücümü asla ama asla hafife alma. Ben Hem bir vampir avcısının gücüne sahip bir soylu vampirim hem bir safkanın kanını içmiş bir vampirim. Hemde şu anda bu bedenin içindeki safkan tarafım. Bu kızın yarısının safkan olduğunu hatırlatma gereği duydum nedense. BEnimle boy ölçüşemezsin!" Neden anlattığını bile bilmeden bunları söylemişti. Aslında bunlar kesinlikle söylenmemesi gereken şeylerdi. Öğrenen herkes öldürülürdü. Vampirler Kurulu Hana'nın yaşamasına bu sırrı koruyacağına söz verdiği için izin veriyordu. Bir safkanı öldürmüş caniler olarak görülmemek için onun kızını koruyormuş izlenimi yaratıyorlardı. Bu nedenle öğrenen herkesi öldürürlerdi.
"Aptal." dedi ve ayaklarındaki buzu kırarak anti-vampir silahının son saldırısından kurtulmayı başardı. Doğal olarak kırmızı olan gözleri sanki kanla boyanmışcasına gecenin karanlığında parlıyordu. Aido'nun arkasından yaklaşıp rüzgar kılıcını bir hançere çevirerek tam boynuna dayadı. Bir eliyle sol kolunu tutuyor diğer eliyle hançeri Aido'nun boynuna bastırmışken dirseğiyle de silahını ateşlemesini önlüyordu.
"Mantıklı bir açıklama için 3saniyen var. Bu süreyi iyi değerlendirmeni öneririm. Yoksa bir daha ki sefere kendi kendini vurmanı sağlarım. Bu arada sana bir sır vereyim. Ben "O" korkak Hana değilim. Ben sadece bu bedende yaşayan bir yabancıyım. Benim gücümü asla ama asla hafife alma. Ben Hem bir vampir avcısının gücüne sahip bir soylu vampirim hem bir safkanın kanını içmiş bir vampirim. Hemde şu anda bu bedenin içindeki safkan tarafım. Bu kızın yarısının safkan olduğunu hatırlatma gereği duydum nedense. BEnimle boy ölçüşemezsin!" Neden anlattığını bile bilmeden bunları söylemişti. Aslında bunlar kesinlikle söylenmemesi gereken şeylerdi. Öğrenen herkes öldürülürdü. Vampirler Kurulu Hana'nın yaşamasına bu sırrı koruyacağına söz verdiği için izin veriyordu. Bir safkanı öldürmüş caniler olarak görülmemek için onun kızını koruyormuş izlenimi yaratıyorlardı. Bu nedenle öğrenen herkesi öldürürlerdi.
Hana Hioi- Vampir(Soylu)
- Mesaj Sayısı : 85
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 28
Karakter sayfası
Karakter ismi : Hana Kuran
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
(95/100)
Geri: -----Gun---
Aido köşeye sıkışmıştı canı acıyordu ancak gülmeye başladı..Hemde ne gülmek resmen kahkahalar atıyordu..
‘’Biliyormusun gerçekten iyisin..Bize katılacak kadar iyisin hatta..Sana bir sır vereyim..Buraya gelmeden iki şişe likör ditim ve şu an resmen kelleyim..Dediklerinin tek kelimesini anlamadım...’’ Diyerek bir kahkaha daha kopardı..
‘’Ayrıca neden burda olduğumu muhtemelen merak ediyorsundur işte sana kısa bir açıklama..’’diyerek kahkahasını zorlukla durdurdu ve devam etti..
‘’ÖZGÜRLÜK..’’diyerek kahkahasını serbest bıraktı ardından bir nebze korkmamış kırmızı gözlerini kısarak Hana’ya dikti..
Canı acıyordu bu şekilde zor durumda kalmak hiç hoş değildi..Ancak şimdi bunların ancak yarısını düşünecek kadar sarhoştu..Acıdan tepinmesine rağmen hala kıkırdıyordu ve bu onun akıl sağlığını kaybetmeye başladığını gösteriyordu..Yada belkide fazla içtiğini.. Her halikarda bu tepkiler hayra alamet değildi..
‘’Biliyormusun gerçekten iyisin..Bize katılacak kadar iyisin hatta..Sana bir sır vereyim..Buraya gelmeden iki şişe likör ditim ve şu an resmen kelleyim..Dediklerinin tek kelimesini anlamadım...’’ Diyerek bir kahkaha daha kopardı..
‘’Ayrıca neden burda olduğumu muhtemelen merak ediyorsundur işte sana kısa bir açıklama..’’diyerek kahkahasını zorlukla durdurdu ve devam etti..
‘’ÖZGÜRLÜK..’’diyerek kahkahasını serbest bıraktı ardından bir nebze korkmamış kırmızı gözlerini kısarak Hana’ya dikti..
Canı acıyordu bu şekilde zor durumda kalmak hiç hoş değildi..Ancak şimdi bunların ancak yarısını düşünecek kadar sarhoştu..Acıdan tepinmesine rağmen hala kıkırdıyordu ve bu onun akıl sağlığını kaybetmeye başladığını gösteriyordu..Yada belkide fazla içtiğini.. Her halikarda bu tepkiler hayra alamet değildi..
Geri: -----Gun---
Saat çalışma saatinin bittiğini gösterdiği anda Gloria yarım zamanlı çalıştığı kafeden bir an önce kurtulmak için önlüğünü askılığa astığı gibi hemen dışarı fırladı. Çantasını kollarında dengeleyip okula doğru yürümeye başladı. Karşıdan karşıya geçmek için kırmızı ışığın sönmesini beklerken o günkü tarih ödevini kafasında tasarlıyordu. Geçen çeşitli arabaları gözleriyle takip ediyordu ki aniden gökyüzünden düşen siyah bir nokta yakınlardaki bir BMV'nin camını deldi. İçerdeki şöförün büyük ihtimalle tüm vücudu paramparça olmuştu. Etraftaki insanlar çığlık atmaya ve kaçışmaya başladılar. Gloria ise merakına yenildi ve olay mahaline yaklaştı. Araba, şöförün paniği yüzünden yan devrilmişti. Arabanın çevresi kıpkırımızı kanla doluydu ve Gloria ömründe görmediği kadar kan görmüştü. Neyseki sağlam bir midesi vardı ve kusmadan durabildi. Arabanın yanına çömeldi. İçerdeki insanın bir ailesi, sevdikleri ve arkadaşları vardı. O insanlar bu kazayı öğrendiklerinde acaba ne yapacaklardı. Acıyla ablasını hatırladı. Sarhoş şöförün ablasına çarpmasını, hastanedeki bitmeyen saatleri ve son olarak cenazeyi hatırladı. Acaba ateş eden yaptığı hasarın farkında mıydı? Gloria daha fazla dayanamadı ve kendi beyni de parçalanmadan önce hemen okula koşmaya başladı ve yaklaşan polis arabasının sirenlerini duymazdan geldi.
Gloria Light- insan
- Mesaj Sayısı : 43
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 27
Nerden : Mars!
Karakter sayfası
Karakter ismi : Gloria Light
Karakter Statüsü: İnsan
RP Puanı:
(0/0)
Geri: -----Gun---
Not: Kırmızı Hana kişiliklerini ayırmak için kullandığım bir isim. Öfkeli ve kuvvetli Hana'ya kırmızı diyorum.
Hana daha önce yüzlerce belki binlerce vampir öldürmüş bir avcıdan farksızdı. Kırmızı Hana eskiden bir avcı gibi yetiştirilmişti. Bu yüzden tereddüt etmemeliydi. Ancak neden? neden tereddüt ediyordu? İlk kez bir dostunu öldürmek zorunda kalıyordu ama sonuçta Aido'dan nefret ederdi. Daha önce ölümün kenarına kadar götürmüştü onu. Ölüm bu kadar kötü bir şey miydi? Kırmızı Hana hiç bir şekilde tereddüt etmezdi. Tereddüte düşen içindeki gerçek Hana idi. Elindeki rüzgar silahını normal şekline basit bir kın haline döndürdü. Ancak bu savaşı kaybetmek olanaksızdı. Çevik bir ayak hareketiyle Aido'yu yere serdi ve elindeki silahı Aido'nun boynuna yan bir şekilde bastırdı. Kendi silahıyla onu yenmek daha muhteşem bir şey olabilir miydi? Kırmızı Hana'ya kalsa Aido çoktan ölmüştü. Ancak daha öncede binlerce kez bu olmuştu. Artık onu öldürme düşüncesi Kırmızı Hana'ya bile gereksiz gelmeye başlamıştı. Bir vampir bile nefes alma gereği duyabilirdi ve Aido'nun şu anda boğazına bastırılmış silah yüzünden nefes alma olanağı yoktu. Hana sıkıca tuttuğu silahı hafifçe oynatarak Aido'nun boynunda derince bir yaraya neden oldu. Daha sonra silahı geri çekip kafasına doğrultu ve
"Tek bir itiraz duymayacağım doğruca akademiye dönüyorsun. Aksi takdirde seni kendi silahınla öldürürüm. İnan bana bundan büyük bir keyif alırım. Benim asla yalan söylemediğimi bilirsin." diyerek pis bir şekilde sırıttı. Bu sözüyle neyi kastettiğini Aido'nun çok iyi anladığına emindi.
Hana daha önce yüzlerce belki binlerce vampir öldürmüş bir avcıdan farksızdı. Kırmızı Hana eskiden bir avcı gibi yetiştirilmişti. Bu yüzden tereddüt etmemeliydi. Ancak neden? neden tereddüt ediyordu? İlk kez bir dostunu öldürmek zorunda kalıyordu ama sonuçta Aido'dan nefret ederdi. Daha önce ölümün kenarına kadar götürmüştü onu. Ölüm bu kadar kötü bir şey miydi? Kırmızı Hana hiç bir şekilde tereddüt etmezdi. Tereddüte düşen içindeki gerçek Hana idi. Elindeki rüzgar silahını normal şekline basit bir kın haline döndürdü. Ancak bu savaşı kaybetmek olanaksızdı. Çevik bir ayak hareketiyle Aido'yu yere serdi ve elindeki silahı Aido'nun boynuna yan bir şekilde bastırdı. Kendi silahıyla onu yenmek daha muhteşem bir şey olabilir miydi? Kırmızı Hana'ya kalsa Aido çoktan ölmüştü. Ancak daha öncede binlerce kez bu olmuştu. Artık onu öldürme düşüncesi Kırmızı Hana'ya bile gereksiz gelmeye başlamıştı. Bir vampir bile nefes alma gereği duyabilirdi ve Aido'nun şu anda boğazına bastırılmış silah yüzünden nefes alma olanağı yoktu. Hana sıkıca tuttuğu silahı hafifçe oynatarak Aido'nun boynunda derince bir yaraya neden oldu. Daha sonra silahı geri çekip kafasına doğrultu ve
"Tek bir itiraz duymayacağım doğruca akademiye dönüyorsun. Aksi takdirde seni kendi silahınla öldürürüm. İnan bana bundan büyük bir keyif alırım. Benim asla yalan söylemediğimi bilirsin." diyerek pis bir şekilde sırıttı. Bu sözüyle neyi kastettiğini Aido'nun çok iyi anladığına emindi.
Hana Hioi- Vampir(Soylu)
- Mesaj Sayısı : 85
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 28
Karakter sayfası
Karakter ismi : Hana Kuran
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
(95/100)
RPG Gezegeni :: Ekstra :: RPG Arşiv
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz