-_Defter_-

Hana yatakhanede uykulu gözlerini açık tutma çabasıyla ilerliyordu. Bu hali göz önüne alındığında ayağının dibindeki defteri fark etmesi büyük bir mücizeydi. Bir süre öylece deftere baktı. En sonunda eğilip defteri aldı ve ağır ağır odasına gitti.
Odanın kapısını açabilmek için neredeyse yarım saat harcadı ama en sonunda başardı. Yarı uykulu yarı sarhoş halde Hana simsiyah gözlerini deftere dikti. Bir süre boşboş defterin kapağına baktı ve ardından kapağın üzerine kocaman harflerle yazılmış yazıyı ağır ağır okudu
"A-İ-DO" dedi yüksek sesle ve heceleyerek. Ve bunu ancak birkaç dakika sonra idrak edebildi. Derhal ayağa kalktı ve defteri hızlı hızlı okudu. Sayfaları çevirirken bir yandan gözleri kırmızıya bürünüyordu. Tamamını bitirdiğindeyse saçlarıda gözleri gibi kıpkırmızıydı. Defterin tamamı Aido tarafından yazılmıştı ve içindeki her kelime Hana'ya hakaret ediyordu. Ağza alınamayacak sözlerle dolup taşan tam 120 sayfa.
"O çocuk... öldü!" Odasının zaten açık olan kapısından fırladı ve doğruca Aido'nun odasına gitti. Tam kapıyı kırmak üzereydiki durdu ve kapıyı çaldı. Bu kapıyı her kırışında onun parasıyla tamir ediliyordu. Ve bu kez beş kuruş parası yoktu. Fakat kapıyı çalmasıyla kapının açılması bir oldu. Aido'nun kim olduğunu bile sormadan kapıyı açması ona oldukça tuhaf gelmişti ama sevinmiştide. Gerçi onunda uykulu olduğu her halinden belliydi. Fakat kapıyı açıpta Hana'yı karşısında görünce bütün uykusunun dağıldığı belli oluyordu. Kapıyı kapatma fırsatı bile vermeden Aido'nun yüzüne bir yumruk indirdi. Toni'de oradaydı ama onu görmemişti. Banyo küvetini ağzına kadar suyla doldurmuş içine Hana'nın en az milyon kere gördüğü ama hala ne olduğunu tam anlamadığı bir ton karışım dolduruyordu. Bu aklına bir fikir getirmişti. Etrafı kana bulamak ve daha sonra olanları herkese açıklamak zorunda klmayacaktı. Ancak önce Toni'nin yoldan çekilmesi gerekiyordu. Bazı silahları özellikle tehlikeli olabiliyordu. Ve kemerinde o silahlardan birini görüyordu. Aido'nun yüzüne yediği yumruk yüzünden olan sersemliği henüz geçmemişti. Doğruca banyoya gitti ve Toni daha ne olduğunu anlamadan kanını içmeye başladı. C sınıfının kanı ciddi anlamda kötü bir tada sahipti. Ama pek umrunda değildi. Toni bilincini kaybedince bir çöp torbası gibi bir kenara attı. Daha sonra henüz kendine gelmiş olan Aido'yu banyo kapısının girişinde beklerken buldu. Arkadaşına yaptığı şeyden dolayı Hana'ya kızgın olduğu belliydi. Ve bu olay Aido'nun sağ duyusunu öldürmüşe benziyordu çünkü Aido hiç düşünemden Hana'ya doğru koştu ve anlamsız hareketlerle saldırmaya başladı. Hana Aido'yu kafasından yakaladı ve doğruca ağzına kadar köpüklerle dolu banyonun içine soktu. Bu bir insanı olsa birkaç saniyede öldürürdü ancak bir soylu bu kadar kolay ölmüyordu işte. Aido'nun nefesinin kesildiğine emin olmak için elleriyle kafasının iki yanından sıkıca tuttu ve boyun kemiklerini kıracak bir hareketle kafasını çevirdi.

Boynunda hissettiği acı ile Aido kafasını sıdan çıkarma umuduyla küvetin korunaklarına sıkıca bastırdığı ellerini istem dışı gevşetti..Suyun içinde banyo köpüğünden kan çanağına dönmüş gözlerinin derin mavi irisi artık neredeyse görünmüyordu..Siyah gözbebeği yaşayan bir insanın aksine inanılmayacak derecede büyümüştü..Bu irileşmiş gözbebeğine sahip, neredeyse siyah göz kendini göz kapağına hafiften gizlemişti..Elleri küvetin korunaklarından dışarı doğru sarktı..Ayaklarına artık hükmedemiyordu ki onlarda geriye doğru gergin bir şekil aldı..Artık su dinginleşmiş durmuştu..Tıpkı onun kalbi gibi..Çarşaf gibi olmuş suda Aido’nun kafasında duran el nedense kalktı..Aido o şekilde ne kadar durduğunu bilmiyordu..Belki de çabuk unutulacaktı..Tabi eski bir japon efsanesi devreye girmeseydi..Efsanede öfkeli biri tarafından yaşam hakkı elinden alınan kişi intikam hissi ile dolup taşarak bedenin kontrolünü tekrar devralıyor..Ancak zihni bambaşka güçlere ait...Bu büyü yada lanet nasıl uygun görülürse sırada ki bedenini seçmişti işte..Bu oksijensizlikten hafif mor bir renk almış tenin mermer beyazına bürünmesinden yada söz konusu kurbanın ellerinin titremeye başlamısından anlaşılabilirdi aslında..İşte tam öyle oldu..Aido’nun elleri sanki kasılıyormuşçasına titremeye başladı..Yaklaşık birkaç dakikalık bu etkileşimden sonra Aido mermer beyazı ellerini küvetin korunaklarına getirdi ve kafasını öfkeyle sudan çıkardı..O artık eski Aido değildi..Mermer beyazı yüzü ve neredeyse simsiyah gözleri bunun bir göstergesiydi..Sarı saçları gözlerini örtecek kadar önüne düşmüştü..Bunda suyun etkisi vardı..Ancak gözlerinin altında ki siyahlıklar görünmüyor değildi..Bir insana yakışmayacak kadar robotumsu ancak yinede bir insanın olamayacak kadar hızlı bir hareketle ayağa kalktı..Üstünde ki şort ve gömlek mavimsiydi teniyle neredeyse aynı renkti..Kafasını kaldırdı ve kırık olan boynunu 180 derece çevirerek boynunda ilginç bir ses çıkardı..Ardından yüzüne bir tebessüm daha doğrusu sırıtış geldi..Sarı saçlarının arasından ara ara gözleri görünüyordu..Kendini kasarmışçasına monoton adımlarla yürümeye başladı..Yerde baygın yatan Toni’ye aldırmadan..Ancak onun bulunmasını sağlayacak tek birşey vardı her attığı adımla yerden ayak izleri biçiminde su birikintileri arkasında kalıyordu..

İsis kolyesiyle biraz oynamıştı bu sayede artık istediği zaman dönüşebilecek ancak güçleri biraz kısıtlanacaktı. İsis gün ağırmaya başladığı halde hala Nyx olarak geziyordu ve tam ay yatakhanesinin önünden geçerken duyduğu bir sesle bir süre daha böyle kalması gerektiğinden emin oldu. Bekçinin bütün itirazlarına rağmen içeri girdi ve doğruca sesin kaynağı doğru gitti. Bulduğu şey onu tamamen şaşırtmıştı. Kapısı yarım açık bir kapı, banyoda baygın bir vampir ve banyodan başlayıp koridorun sonuna kadar devam eden ıslak ayak izleri. Doğruca içeri girdi ve ilk iş olarak baygın vampiri kendine getirdi.
"Ne oldu? Söyle bana çocuğum" sesinde ve gözlerinde bir anne şefkati vardı ancak hüznü yüzünden kolaylıkla okunuyordu.

‘’Kimsin sen ya?’’ Toni kendine geldiği anda kendisine çocuğum diyen bu tipin ellerini üstünden çekti..

Ardından:

‘’Noldu ya..Son hatırladığım Hana denen şu kızın boynuma yapıştığıydı..Hadi ama orda Aido dururken bana neden...Aido...o nerde? Kesin Hana ile kavga etmiştir..Ve kesin kan çıkmıştır..’’ Bunları söylerken endişeli olmaktan çok uzaktı..

Haklı olup olmadığını kontrol etmek için havayı kokladı ama herhangi bir kan kokusu duymadı.. Ardından gözü yerdeki ıslak ayak izlerine kaydı..

‘’Tam olarak ne oldu burda?’’diyerek şaşkın şaşkın karşısında ki kişiye baktı..

Nyx'in vampire bakan şefkatli gözlerinde hüzün rahatça seçiliyordu.
"Ben Nyx'im çocuğum ve üzgünüm ancak burada neler olduğunu bende bilmiyorum. Şimdilik seninle ilgilenmeliyiz. Kanın çok fazla içilmiş. Benim sağladığım güç seni ancak bir süre daha bilinçli tutar. Ancak eğer derhal kan içemezsen ölebilirsin." Nyx'in sesi her zamanki gibi şefkatliydi ancak bu kez büyük ölçüde hüzün vardı. Bu genç vampirin gerçekten acil bir yardıma ihtiyacı vardı ve başka bir vampirin kesinlikle ona kanını vermeyeceğinden emindi. Bu yüzden uzun ve mükemmle tırnaklarıyla bileğinde küçük bir kesik açtı. İncecik çizgiden akan kan bir safkanı bile etkileyecek derecede mükemmeldi. Gece tanrıçasının kanı bütün vampirlerin duyabileceği en güzel koku ve tada sahipti. Bu karşısındaki bu çocuk içinde geçerliydi
"Ölmek için fazla gençsin çocuğum. Daha bir çok gece seni bekliyor."

Toni kana hiç hayır demedi..Zaten o kanı içmeseydi ilerleyen günlerde aklını kaçırmış bir mozoşist olduğunu düşünürdü..O lezzeti birazcık tattıktan sonra ayağa kalktı..Bu banyoda kaç saattir yattığını bilmiyordu..Ama sırt kemikleri ağrıyordu..Kalktı ve ona kanını veren kıza anlamsız gözlerle baktı..Şey itiraf etmeliydi ona büyük iyilik yapmıştı ama kalkıp özür dileyerek kibar olmama rekorunu bozacak değildi..Kafa salladı ve

‘’Bak..aa ben alt kata iniyorum Aidan nereye gittiyse yada şu kızıl hatun onu nereye fırlattıysa kötü bir durum çıkmış olabilir..Bu yüzden onu bulsam iyi olur..’’

Nyx hala endişeliydi ancak itiraz etmedi. Sadece başını sallamakla yetindi. Ama biraz düşündükten sonra bu genç vampire biraz daha yardım edebileceğine karar verdi. Bileğindeki neredeyse tamamen kapanmış yaradan bir damla kan aldı ve içindeki suyun yarısı yere boşalmış olan küvetin içine akıttı. 1 saniyeden biraz uzun bir süre içinde küvette hiç su veya köpük kalmamıştı. İçindeki suyun tamamı kana dönüşmüştü. Bu vampirin dikkatini çekmişti kapıdan çıkmak üzereyken durdu. Ama ne konuştu ne geri döndü sadece durdu. Bunun nedeni kanın kokusu olabilir diye düşündü Nyx. Kan sanki içine bir kaçış daldırılıp karıştırılmış gibi dönmeye başladı. Bir süre sonra su az önce burada olup biten her şeyi ayrıntılı bir şekilde göstermeye başladı. Vampirde dikkatli bir şekilde izliyordu.

Toni kısa bir süre suda hana’nın aido’yu boğuşunu izledi..Suratındaki anlamsız şfade git gide değişti ve oldukça vahşi bir hal aldı..

‘’o lanet kız aido’yu mu öldürdü? ‘’ dedi..Sesindeki kin oldukça açıktı ve eli hemen belindeki silahlara gitmişti..O kızın bağırsaklarından ceket örecekti..

Nasıl buna cesaret edebilirdi!!!Ancak Toni’nin hareketlerini durduran bir şey oldu..Aslında başta sorun yoktu her şey yerli yerindeydi..Küvette bir ceset ve hemen yanda baygın olan kendisi…Olayların bittiğini düşündü..Bitmiştide ancak sadece burada..Suyun git gide karardığını ve görüntünün bulanıklaştığını gördü..Kısa sürede küvetteki su yeni dökülmüş zift kadar siyahtı..Donmuş bir biçimde gözlerini dikmiş bakarken çarpan kapı sesi kendine gelmesini sağladı..Kapıyı açtı ve dışarıya baktı..Koridorda en az içerisi kadar boştu ve pencereler kapalıydı..Rüzgar sayesinde olmasına olasılık yoktu..Koridora bir adım attı ve tereddütle:

‘’Aidan…Orda mısın?’’

Nyx hala banyodaydı..Siyah su muhtemelen onada tuhaf gelmişti..Kafasını kaldırdı..Bitmek bilmeyen koridorun ışık almayan ve su depolarına inen bölümünü seçti..Nedenini bilmiyordu..Ancak su depolarına inen merdivenlerde gördüğü su birikintisi ona birkaç ipucu vermişti..Olabildiğince hızlı koşmaya başladı..Nyx’i arkasında bıraktı ve su depolarına inen pis merdivenlerden kayarakta olsa büyük bir hızla karanlık depoya indi..

Nyx vampirin ardından bir süre bekledi. Siyaha dönmüş kana dikkatle baktı. O sıvı hala kandı buna şüphe yok. Ancak rengi hiç de normal değildi. Üstelik daha da yoğunlaşmıştı. Nyx bir parmağıyla kana dokundu ve dokunduğu yerin çevresindeki küçük bir alan tekrardan su oldu.
“Hayalet kanı” diye fısıldadı nyx. Ve doğruca vampirin gittiği yere doğru gitti. Fakat su depolarına ulaştığında vampirin yanlış yolda olduğunu anladı. Bu iyiydi. Aksi takdirde vampirin başı büyük bir belada olacaktı. Doğruca hislerini takip etti. İlerledikçe ışıklar yanıp sönmeye başladı. En sonunda tamamen söndü. Elbette bu gece tanrıçası için bir şey fark ettirmezdi. Duyduğu sesler üzerine olduğu yerde durdu.
“Gece, bana gel.” Sesi oldukça sakin ve bütün duygulardan uzak çıkmıştı. Fakat bu kelimelerinin gücünü azaltmıyordu. Karşısındaki duvarda beliren bir yüz aslında bir insanı veya vampiri korkutacağı kesindi. Ancak nyx’in tek söylediği
“Hoş geldin.” Oldu…

Aido gözlerini duvara taşımıştı böylelikle karşısında ki kişiyi görebiliyordu..Gelenin bir vampir yada düşük bir ihtimalle bir insan olacağını düşünmüştü..Yani bir tanrıçayı beklemiyordu..Bu durum ona tehlike yaratabilirdi ve lanetin ona sağladığı güç bir tanrıçayı alt etmesine yetmezdi..Pek çok vampir kanı gördüğü anda kendini kaybederdi elbette o bir tanrıçaydı kendini tutabilirdi ama kan miktarı arttıkça kendini tutma zorlaşırdı ve böylelikle zayıflayabilirdi..Bu nedenle aido yüzünü duvardan çekti bir anlığına ortadan kayboldu ancak kızın bulunduğu katı sallamaya başladı dolaplar devriliyordu..Karanlık olabilirdi ama aptal olmayan herkes odanın hızla sıvı ile dolmaya başladığını fark ederdi..Bu sıvı aslında suydu fakat odaya dolmaya başladıkça kırmızımsı bir renk alıyordu ve ağırda bir kokusu vardı..Saçlarından yayılmaya başlayan siyahlık bütün tavanı kaplamıştı..Ve bu siyahlıktan damlalar halinde kan aşağıya düşüyordu..

Nyx hayaletin yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştı. Ancak hayaletin anlamadığı bir şey vardı.
“Hayalet.” Dedi her zamanki şefkatli ve sakin sesiyle.
“Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum. Takdire değer bir deneme. Ancak ben bir vampir değilim. Kanla beslenmem. Eğer öyle olsaydı bu okula geldiğimde gece sınıfına yazılırdım. Hiç kimseye zarar vermek amacını taşımıyorum. Hayaletlerde gecenin çocuklarıdır. Üstelik sen eskiden bir vampirdin. Bunu bir lanet olarak gördüğünün de farkındayım. Ancak başka bir varlığa dönüşmen her türlü kurala aykırı. Bunun olma nedeni sadece henüz ölmemen gerektiğindendir. Dilersen sana eski hayatını verebilirim. Ancak kendi rızan olursa bunu yaparım.” Nyx bir süre durup hayalete düşünmesi için süre tanıdı. Ardından ekledi
“Fakat, şunu da unutma eğer böyle kalmayı seçersen seni tam bir hayalet yaparım ve somut olan her şeyle bağlantın ebediyen kesilir. İnsan ve ya vampirlere zarar vermene göz yumamam.”

Toni koridorda bir süre koştuktan sonra karşısında ki de duvarı gördü..Biliyordu her zaman içgüdülerinin söylediğinin tersi yöne gitmesi gerekirdi..Ancak yapmıştı bir salaklık işte.. Sonunda ilk başta yanlış koridoru seçtiği ana bölüme geldiğinde bu defa sağdaki biraz daha dar görünen koridora doğru bir adım attı..Koridor diğerine göre oldukça nemliydi..Aşşağıya doğru hafifçe eğilen dört basamaklık merdiveni inmeye başladığında lanet olasıca rutubetin leşe çeviren kokusu yüzünden duyuları körleşmişti ki bu yüzden hemen bir basamak sonra neredeyse beline gelen suya dalacağını fark etmedi..Ve böylelikle beline gelen suya daldığında kendine gelemedi..Ve haliyle suya gömülerek saçını bile ıslatmayı başardı..Sudan kafasını çıkarır çıkarmaz refleks olarak belinde ki silahlardan birini arıyordu..Ancak bu karanlık suda bağlı olan bel kilidini açamadığından onlara ulaşamıyordu..Zorlukla biraz ilerlediğinde burnuna inanılmaz yoğun kan kokuları geliyordu..İşte o anda anladı içinde yüzdüğü bu şey su değildi bütün kırmızılığı ile kandı ve ondan karanlıkta bu kadar koyu görünüyordu..Her zaman rüyalarında kan gölünde yüzmeyi hayal ederken kastettiği bu değildi..Bu sefer nedense tüyler ürperticiydi ve bir rüyadan çok kabusa benziyordu..

‘’Aido…Ordamısın..’’ diyerek bağırdı kafasını yukarıda tutmaya çalışarak..

Yaklaşık onbeş dakika sonra yorucu bir yol gelmişti..Suda hareket etmek zordu ve Toni ısrarla yüzmek yerine yürümeye çalışıyordu..Ancak oraya geldiğinde nedense suda yürümek sorunların en küçüğü gibi gelmişti..Tavanı kaplayan siyahlıktan damlayan kan tüyler ürperticiydi ve Toni şimdi olabildiğince hızlı geri dönmeyi planlıyordu ancak artık bunu yapamazdı..Bunu kendide biliyordu..Az önce banyoda gördüğü kızın orada olduğunu fark ettiğindeyse ikinci bir şok yaşadı tüm bu olan olaylar karşısında kız gayet sakindi..Kan onunda vücudunu sarmıştı ve oda Toni ile aynı şeyi görüyordu ancak Toni’nin aksine bunu hiç yadırgamıyordu..

Nyx az önceki vampirin buraya geldiğini anlaması gerekenden daha geç fark etti. Bu hayalet istem dışı da olsa duyularını köreltiyor olmalıydı. Hayalet vampire saldırmak için harekete geçmişti. Bir vampir geceye bir hayaletten daha çok bağlıdır. Bu yüzden bir seferlik olsun prensiplerini bir kenara bırakıp hayaleti rızası dışında dönüştürecekti. Tek elini havaya kaldırdı. Bu hareketiyle birlikte etrafını saran kanda havaya kalktı. Eliyle küçük bir daire çizdi ve buda bütün kanın hayaletin etrafını sarmasına yol açtı.
"Üzgünüm ancak bir canlının ölmesine göz yumamam, tam bir hayalet olmayı seçmedin bu yüzden sana eski hayatını veriyorum." gözlerini kapattı ve
"Gece!" dedi. Kelimeleri somutlaşmış ve hayaletin etrafındaki kanla birlikte onu sarmaya başlamıştı.
"Senden ayrılanı geri kabul et. Alınan canı bağışla." gözlerini tekrar açtı ve
"Cas! Cana!" dedi.

Aido üçüncü bir kişinin ortaya çıktığını fark etmemişti..Farkına vardığında ise bunun kim olduğuna bakmadan Ellerini duvardan çıkardı ve kireç beyazı yüzünü gösterecek şekilde öfkeyle duvarda sürünerek hızla hedefine doğru ilerledi..Her ilerleyişinde el ve ayak izleri kan tabakalı halinde arkasında kalıyordu..Islak saçlarının arasından cansız mavi gözleri ve siyah göz çevresi artık tamamen görünüyordu ve ıslak saçları gözlerini açmış sayılırdı..Kireç beyazı çizik içinde ki kollarını hedefin boynunu kırmak üzere uzatmıştı ki..Durdu..Aslında durmak istemiyordu ve onu neyin durdurduğunu bilmiyordu..Duvara kan sayesinde yapışan elleri çözüldü ve suya düştü..Etrafında toplanan kan onu kısa sürede suya gömdü ve kireç beyazı eli suda çökerek kayboldu…Yaklaşık 10 saniyelik bir süre içinde kan artık suya dönüşmüştü..Karanlıkta oldukça koyu bir renge bürünen suda oluşan dalgalanmalar kısa sürede büyüdü ve kalıplar halinde oldukça belli olan sarı saçlar bedenden önce suyun üzerine çıktı..Yavaşça önce suda kabaran kıyafetler olmak üzere beden sudan ağır ağır çıkmaya başladı ve kısa sürede mermerimsi bir yüz kendini belli etti..Ardındansa o mermer beyazı yüzdeki morlaşmış göz kapakları kalktı ve canlı mavi iris ortaya çıktı..