RPG Gezegeni
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ay tutulması

2 posters

Aşağa gitmek

Ay tutulması Empty Ay tutulması

Mesaj tarafından Hanabusa Aido Ptsi Mart 22, 2010 4:53 pm

Ay Tutulması
Bölüm 1: Doğu Yakası
Sıkılmıştım..O lanet olası davetlerden biriydi. Bir kez daha ailem bir davet düzenlemiş ve beni burda sıkılmaya mahkum etmişti. Kain’e baktım..Elinde kadeh Ruka’ya birşeyler söylüyordu. Elimde ki kadehte kırmızıya çalan şarapta yansımamı gördüm. İçimden şu kadehi yere atmak geldi. Ardından muhtemelen tüm salon bana bakardı. Özelliklede babam..Bunun pek iyi bir fikir olmadığı muhtemeldi.. Büyük salonda merdivenlerin orda bulunan kalabalık dışında izlenecek hiçbir şey yoktu. Kaname-sama ve Yuuki cro.. düzel düzeltiyorum.. Sama orda olduğu için kalabalıkta haliyle oraya hücum etmişti. Babam ve kız kardeşimin kalabalığın arasında olduğunu gördüm. Kain’de Ruka ile konuşuyorken işte fırsat buydu. Hızla merdivenlere yöneldim ancak kalabalığı görünce arka odalardan yukarı çıkmayı tercih ettim. Salon kapısını yavaşça açtım ancak yinede o nefret ettiğim tipik büyük kapı sesi çıkmıştı. Kalabalığın umru olmadı ancak Babamın bana kafasını çevirdiğini gördüm ve acilen kendimi o lanet olasıca büyük salondan dışarı attım. İki buçuk saatin sonunda ana Salondan kendimi sağ kurtarmayı başarmıştım. Gözlerimi Koridora diktim uzun ve karanlıktı. Hızlı adımlarla koridorun derinlerine doğru ilerlemeye başladım. İlerledikçe duvarda ki sıkıcı portreler köşelerde ki heykeller değişiyordu. Yüzleri farklı olsada hepsi aynı bakıyordu ve bu kesinlikle sinir bozucuydu. Bir köşe daha döndüm. Nihayet karşıma o eski merdivenler çıkmıştı. Son bir kez karanlık koridora baktım. Penceresiz soğuk koridora ve hızla merdivenleri çıkmaya başladım. Bu merdivenler daha eskiydi ve bakımsızdı.Evin bu bölgesine neredeyse kimse gelmezdi. Burası doğu yakasıydı. Tüm girişler ve odalar batı yakasındaydı. Burda eski eşyalar bulunurdu. Her merdiveni çıktıkça gıcırtıda arttı. Sonunda başımın üstünde bir kapak belirdi kapağı iterek kaldırdım ve kendimi yukarı çektim. Ellerime baktım az önce kendimi çekerken yere bastırmıştım ve şimdi ellerim tozdan simsiyahtı. Beyaz pantolonum içinde aynı şey geçerliydi. Odada eski dolaplar ve tozlanmış aile albümleri vardı. Yerlerde eskiden kalma oyuncaklar vardı. Raflara yöneldim ve elime rastgele gelen bir fotoğraf albümünü aldım. Beyaz pantolon umrumda olmadan tozlu yere oturdum ve albümü açtım. İlk sayfasında kain ve benim bulunduğumuz bir fotoğraf vardı. İkimizde sırıtıyorduk en fazla yedi-sekiz yaşlarındaydık. Arkası ormanlıktı. Bu sanırım kamp yapmaya gittiğimiz zamandı çünkü arkadada bir tane çadır vardı. Sayfayı değiştirdim. Kız kardeşim’in yemek yerken bir resmi vardı. O da en fazla iki yaşındaydı. Bir diğer sayfada ki resmi söktüm. Resim de annem babam ve ben vardım. Sanırım kız kardeşim henüz doğmamıştı. Ben iki yaşındaydım muhtemelen. Fotoğrafın yılı 2002 falan olmalıydı. Çünkü ev henüz o kasvet edici dekora döşenmemişti. Tüm heykeller anlamlı bakıyordu ve duvarda renkli tablolar vardı. Bu fotoğraf annem lanet olası e sınıfları tarafından öldürülmeden bir yıl önce çekilmişti. Kafamı kaldırdım ve bu odada pencere olduğunu farkettim pencereye yaklaştım ve dışarıya baktım buraya kasabadan gelen gizli bir geçit vardı.. Muhtemelen bu odada o geçite yakın olan tek pencereydi. Aşşağısı dolunay ile aydınlanmıştı.
Bir an odaya baktım ve sanki boğuluyor gibi hissettim duvarlar üstüme geliyordu. Kapağın altından ayak sesleri geliyordu. Kapak bir kere sarsıldı.
‘’Hanabusa orda mısın? ‘’ Bu kain’in sesiydi. Yaklaşıyordu..
Kapak bir kez daha oynadı. Hiç düşünmedim. Bir ayağımı pencereden sarkıttım ve aşşağıya doğru kendimi bıraktım. Rüzgar yüzüme vuruyordu. Gözlerimde yer git gide büyüyordu. Kollarımda inanılmaz bir acı hissettim. Düşerken sarmaşıklar kesmiş olmalıydı. Kısa sürede acı tüm vücuduma yayıldı. Aslında acı hissetmeyeceğimi düşünmüştüm sonuçta bir vampirdim. Ancak hiçte düşündüğüm gibi olmadı. Ellerimi toprakta sürükledim. Kain odaya girmiş olmalıydı ve pencereye yönelecekti. Kalkmak zorundaydım. Zorlukla toprağa tutunarak doğruldum ve elimden geldiğince hızlı büyük koruluğa koşmaya başladım....

Hanabusa Aido
Level A
Level A

Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 20/03/10
Yaş : 28

Karakter sayfası
Karakter ismi : Hanabusa aido
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
Ay tutulması Left_bar_bleue100/100Ay tutulması Empty_bar_bleue  (100/100)

http://rpg-knight.roleplaylife.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ay tutulması Empty Geri: Ay tutulması

Mesaj tarafından Hanabusa Aido Ptsi Mart 22, 2010 5:11 pm

Bölüm 2
Kasaba
Bir dalı daha elimle ittim kaç dakikadır koştuğumu bilmiyordum. Sonunda bir açık alana çıktım. Burasının varlığından bile haberim yoktu ki kaç yılımı bu evde geçirmiştim. Yavaşladım ve otların arasından ilerledim. Burası büyük bir açık alandı. İlerisi uçurumdu ve otlar hayli uzamıştı. Ağaçlar uçurumun kenarına kadar bir havuz oluşturmuştu. Ortada uzayan otlar dışında hiçbir şey yoktu. Bir kaç adım daha attım. Her adım atışımda yerden hışırtılar geliyordu. Dolunay bu havuzu muhteşem bir biçimde aydınlatıyordu. Ancak rüzgarın sesi kulak tırmalayıcıydı. Yürürken bastığım yerin artık hışırtı değilde daha farklı bir ses çıkardığını farkettim. Durdum ve yeri elledim. Dikkatli bakınca aslında bunun uzun otlardan oluşan toprak olmadığını anladım. Ellerim bitki köklerine takılcağına demir bir tabana değiyordu. Bu tabanın üstü kuru otlarla örtülmüştü otları çektim. Şimdi önümde yuvarlak bir demir kapak vardı. Etrafıma bakındım. Orman sessizdi. İçimden bir ses eve dön gerizekalı diyordu. Kapağa baktım ve düşündüm bir kez daha hayatımı inanılmaz bir biçimde boşa harcıyordum. Yapma salak yapma salak... Elimi uzattım ve kapağı kaldırmayı denedim.Çok ağırdı ve kalkmıyordu. Ormana tekrar baktım. Doğrusu buydu. Kapaktan bir kaç adım uzaklaştım ancak saniyeler içinde kendimi kapağı kaldırmaya uraşırken buldum. Sonunda kapak hafif bir taş sesiyle açıldı..Açılmasıyla yere arada kalan tozlar hücum etti. İçeriye gözlerimi diktim karanlıktı. Kafamı içeriye soktum ve sanki bu şekilde görebilecekmişim gibi bekledim. Zifiri karanlıktan başka görebildiğim hiçbir şey yoktu. Ayağa kalktım bu saçmalıktan başka birşey değildi. Ancak yere tutunarak o deliğe girdim. Elimi kapağa yönlendirmiştim ki vazgeçtim. İtiraf edeyim biraz tırstığım için kapağı kapatma fikri bir anda saçmalaştı. İçerisi karanlık ve dardı. Dışarıdan gelen ışık sanki yere hiç ulaşmıyordu. Bir kaç adım ilerledim. Duvarlar hissettiğim kadarıyla topraktı. Derinlere gittikçe başta görme olarak tüm duyularımı yitirmeye başladım. Hiçbir koku alamıyordum çünkü burnum o toprak kokusuna alışmıştı. Çıkıştan uzaklaştığım için artık rüzgarın sesini duyamıyordum. Yapma salak geri dön geri dön gerizekalı....Ancak dönemiyordum inanılmaz bir merakla yola devam ediyordum. Şimdi birinin beni gömleğimden yakalayıp aynen eve götürmesini diledim ancak tabi bu olmadı. Biraz daha zifiri karanlıkta ilerledikten sonra sert bir şeye çarptım. Ellerimle ne olduğunu yoklamaya çalıştım. Demir olduğu kesindi. Belkide çıkmazdır diye düşünmüşken bir çıkıntı hissettim iki tarafı vardı. Çıkıntı bir çeşit koldu muhtemelen içe gömerek açılıyordu. Açmadan önce içeride ne olduğunu duymaya çalıştım. Kulağımın ve kapının nerede olduğunu tam kestirdiğimde kulağımı kapıya dayadım ancak hiçbirşey duyamıyordum. Yapma salak.. diye düşündüm son bir kez ve elimi çıkıntıdan içeriye gömdüm. Herşey çok ani oldu. Bir anda elim boşaldı. Kapı öbür tarafa doğru hızla çarptı ve ben ne olduğunu anlayamadan tonlarca su üstüme geldi. Amaçsızca yüzeye çıkmaya uğraştım ancak buranın yüzeyi olduğundan bile emin değildim. Bu kadardı artık kesin başıma bir bela gelecekti. Sular beni dipte çeşitli yönlere sürüklüyordu. Gözlerimi açmayı denedim ancak su ve toprak karışınca birşey görmenin pek mümkün olmadığını anladım.. Su beni çeşitli yönlere iterken karşı koymanın en doğru karar olduğunu anladım. Dipteki akıntıya zorlukla karşı koymaya çalışarak düşe kalka evrile çevrile ilerliyordum. İçimden kendime salak salak salak..... derken bir anda akıntı yukarıya çevrildi. Şimdi akıntı beni dibe çekmiyor aksine suyun üstüne doğru itiyordu. Sonunda kafamı suyun üstüne güçlükle çıkardım. Çok garipti az önceki karmaşa tamamen bitmişti ve su durgundu hemde çok durgun. Gökyüzü açıktı ve yıldızlar çok net görünüyordu. Şehirde neredeyse hiç ışık yoktu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ancak bu kasabayı hiç bu kadar gürültüsüz görmemiştim. Karaya çok uzak olmadığımı ve suyun aslında omuzlarıma kadar geldiğini fark ettim. Ayağımı tereddüt ile yere vurdum ancak suyun içindeki kumun yumuşaklığından başka birşey yoktu. Demir kapak ortaya çıktığı gibi yok olmuştu kendimi karaya attım ve kumsalda yerde öylece kaldım. Acaba o sıkıcı baloda ne olmuştu? Babam muhtemelen korumalara evin dört bir yanında beni aratmıştı ve bulamayınca kaçtığımdan şüphelenmişti...Kapağı açık bırakmıştım..Eğer kapağı görecek olursa ne olduğunu anlayacaktı..Muhtemelen kapağın nereye çıktığınıda biliyordu. Ellerimin kanadığını gördüm. Çok garip bir histi yıllardır hiç kendi kanımı görmemiştim. Üstüm başım gerçekten çok kötü olmuştu. Pantolonumun artım renginin seçilebildiğini sanmıyordum ve kravatım kaybolmuştu aynı şey gömleğimin birkaç düğmesi içinde geçerliydi. Ayağa kalktım ve kasabaya doğru yürümeye başladım. Kendime saklanacak bir yer bulmalıydım. Muhtemelen akşamın erken saatlerinde baloda olan herkes kanımın kokusunu almıştı. Gömleğimin kolunu yırttım ve ellerime sardım. Kimsenin başıma bela olmasını istemiyordum. Sessizce karanlık kasabaya doğru yürümeye başladım..





Bölüm 3
Ne içersin?
Dolunayın ışığı altında aydınlanan sokaktan sağa döndüm. Nereye gittiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu sadece geziyordum. Bir kaç adım sonra bazen okuldan çıkıp kek yediğim dükkanın önüne geldiğimi farkettim. O dükkanın kekleri çok güzeldi. Ancak ben hiçbir zaman oraya kek için değil...Kalbi küt küt atan garson kız için gelirdim. Son derece canlıydı kan dolaşımını duyabilirdiniz ve çok güzel kokuyordu. Dükkanın camında yansımama ve kocaman kapalı yazısına baktım ve sesizce yürümeye devam ettim. Bir kaç sokak döndükten sonra bir dört yol ağızına geldim. Yollardan ikisi geldiğim yöne doğru dönüyordu. Diğer ikisinin nereye gittiğinden hiçbir fikrim yoktu. Solda ki yola girdim ve yürümeye devam ettim. Bir müddet sonra rahatsız edici tatsız bir kan kokusu yayıldı. Çok yakındaydı sanki..Burdan uzaklaşmam gerektiğini biliyordum ve yol sonunda e sınıflarını ve bir kurbağını göreceğimi biliyordum ancak ilerlemeye devam ettim. Kan kokusu yayıldı artık çok yaklaşmıştım yayıldı....Çok yakındaydı. İşte tam burda dönemeçin arkasında sessizce dönemeçin yanında durdum ve kafamı duvardan çıkarıp birşeyler görmeyi denedim. Ancak oraya baktığımda hiçbir şey yoktu. Geri dön salak geri dön... İğice kokladım burda olmalıydı tam burda... Sonunda duvarın arkasından çıktım ve tereddütle yanıp sönen bozuk elektrik direğinin yanına bir adım attım. Ancak görünürde hiçbirşey yoktu. İğice kokladım bir kaç adım ilerledikten sonra önüme bir ara sokak çıktı koku olmaması gereken şekilde yoğunlaşmıştı sadece bir kan değil pek çok kan kokusu alıyordum. Koşmaya başladım artık tereddütte değildim neden yaptığımı bilmiyorum ama ara sokağa koşmaya başladım. Durdum önümde bir çıkmaz sokak vardı. Artık koku aşırılaşmıştı etrafıma bakındım. Kulak verdim ancak ne görebildim nede duyabildim duvarda iki damla kan lekesi olduğunu gördüm ancak bu kadar koku iki damla kandan gelemezdi elimi duvara sürdüm ve kanın ıslaklığını hissettim. Duvarda ki iki damla kan yayılmaya başladı bütün duvara yavaş yavaş. Uzaklaştım ancak hale yayılıyordu. Sonunda bir kapı şeklini aldı..Tamamen kandan oluşan bir kapı. Koşmaya başladım tam aksi yöne sokağın başında durduğum anda kokular ve sesler duydum yoğunlaştı hepsi tanıdıktı. Rima...Senri... sağ dönemeçe bir ses daha karıştı..Bir değil.. birden fazla Kain..Ruka.. Koşmaya başladım ara sokağa neden kaçtığımı bile bilmiyordum gerçi kapıyı gördüm kapanmaya başlamıştı kanlar azalıyordu olabildiğince hızlı koştum ve duvara doğru hızla gittiğimi gördüm. Bekledim duvara çarpmıştım ancak kafam acımıyordu. Bir an için heryer karardı ve ardından yüksek sesli bir müzik eşliğinde nesneleri görmeye başladım. Ayağa kalktım bir koltukta yatıyordum. Çevremde tanımadığım pek çok kişi vardı ancak hepsinin yüz kemikleri ortaya çıkmıştı bunlar e sınıflarıydı..Demek burda saklanıyorlardı. Bazıları umursamadan dans etmeye devam ediyordu. Bazıları şüpheyle beni süzüyordu..Bazı konuşmalar duydum..
‘’Bu kanamenin adamı değil mi?...’’
‘’Burda ne işi var?’’
‘’Belki bizi öldürmeye gelmiştir...’’ Bu ses oldukça alaycıydı..
‘’Şu buz çocuk bir denesin bakalım kim kimin canına okuyor..’’
‘’Boşverin doğal davranın o yokmuş gibi..’’
Kısa sürede bu konuşmalar birer fısıldaşmaya dönüştü. Ayağa kalktım ve şüpheci bakışlar eşliğinde tanıdık birini aradım. Umutsuz arayışım cevap vermeyince sesizce ve biraz onların arasında kendimi ezik hissetme duygusuyla köşedeki içki barına oturdum. Sessizce çevreme baktım. Dans eden striptizciler bir köşedeydi bir odadan çığlık sesleri geliyordu ki bunun nedenini tahmin edebiliyordum ortada büyük dans pistleri ve yukarda içe bakan balkonlar vardı ben etrafı süzerken Bir kız bana yaklaştı elinde bira bardağına doldurulmuş köpüklü kırmızı bir sıvı vardı ne olduğunu biliyordum.. Bir yudum aldı ve iştahla gülümsedi. Arkası ve göbek kısmı açık bir badi giyiyordu. Biçimli bir vücudu ve vücuduna mükemmel oturmuş büyük göğüsleri vardı. Sarı bukle bukle saçlarını omzunun arkasına eliyle savurdu ve savurmasında bileğindeki renkli tüylerden oluşan bileklikler birbirine dolandı. Pembe dudaklarında ki gülümsemeyi genişletti ve kırmızı gözlerine şeytani bir eda oturdu ve bana:
‘’Eee ne içersin?’’

Hanabusa Aido
Level A
Level A

Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 20/03/10
Yaş : 28

Karakter sayfası
Karakter ismi : Hanabusa aido
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
Ay tutulması Left_bar_bleue100/100Ay tutulması Empty_bar_bleue  (100/100)

http://rpg-knight.roleplaylife.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ay tutulması Empty Geri: Ay tutulması

Mesaj tarafından Gloria Light Perş. Mart 25, 2010 9:39 pm

DEVAM! DEVAM! DEVAM!
Gloria Light
Gloria Light
insan
insan

Mesaj Sayısı : 43
Kayıt tarihi : 21/03/10
Yaş : 27
Nerden : Mars!

Karakter sayfası
Karakter ismi : Gloria Light
Karakter Statüsü: İnsan
RP Puanı:
Ay tutulması Left_bar_bleue0/0Ay tutulması Empty_bar_bleue  (0/0)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ay tutulması Empty Geri: Ay tutulması

Mesaj tarafından Hanabusa Aido Cuma Mart 26, 2010 2:35 pm

4. Bölüm
‘’Ne içersin mi?’’ böyle bir soru karşısında şaşırdım ancak bozuntuyada vermek istemedim. Gülümsedim ve:

‘’Menüde neler var? ‘’
Bana baktı ve ellerini barda birleştirerek göğüslerini öne çıkardı. Sırıtmaya başladı..

‘’Ne olmasını isterdin?’’

Bana asıldığını düşündüm önce..Ancak sonra aradaki tek B sınıfı olduğumu ve onun pis bir e sınıfı olduğunu hatırladım. Bu koşullarda tekrar hesap yapınca onun ağzımdan laf almaya çalıştığını anladım.. Cebimden tablet kutumu çıkardım ve ona doğru salladım. Kırmızı gözlerini kutuya dikti..

‘’Onları gerçekten içmeyeceksin değil mi?’’ diyerek küstahça bana baktı.

‘’Aslına bakarsan içeceğim sanırım..’’ dedim ve bir tane çıkararak önümde duran bardaklardan birinin içine atmaya yöneldim. Benim onun gibi olmadığımı anlamalıydı..Ancak tam elimi bardağa götürürken elimi sıkıca kavradı. İki yana salladı ve tableti sertçe parmaklarımın arasından çekti ve salonun kalabalık tarafına doğru fırlattı..

‘’Bugün içecekler benden olsun..’’dedi ve arkadaki küçük dolaptan içi kırmızı sıvı dolu bir şişe çıkardı.

‘’Şey...aslında ben’’diye başlamıştım ki ince parmaklarını yüzüme dayadı.

‘’Bugünlük içecekler benden..’’diyerek ciddi bir biçimde başladı ve ardından yüzündeki ciddiyeti bozarak devam etti ‘’Hangi grubu seversin pozitif.. negatif? 0 A yada B söyle’’
Biraz düşündüm aslında biraz kana hayır demezdim..Sonuçta sevmediğim birşey değildi ve burası okul sınırları içindede değildi. Gülümsedim ve:

‘’AB pozitif severim.’’

‘’Biliyormusun bende AB pozitif severim..’’Dedi ve dudaklarını yüzüme yaklaştırdı.
Yüzümü hafif çektim.. O ise yaklaştı ve üstümü süzdü..

‘’Zor bir gündü ha?’’
Kıyafetlerime baktım..

‘’Bu yargıya nerden vardın?’’dedim gülümseyerek..
Güldü ve bana kırmızı hafif köpüklü bir sıvıyı büyük boy bir bira bardağında servis etti. Kanın böyle köpüklü olmaması gerekiyordu. Sessizce kanı süzdüm..Kan gibi görünüyor kan gibi kokuyordu. Etrafıma bakındım burdaki her vampir beni zehirleyebilecek potansiyel cinstendi. Kanı çaktırmadan hafifçe kokladım ancak kokusunda hiçbir sorun yoktu. Bar kızına baktım yüzsüzce koca bardağı kafaya dikiyordu. Aynı kandı sanırım sadece beklemişti. Sessizce bardağı aldım ve biraz içtim biraz...biraz.. Kısa sürede bardağın bitmiş olduğunu farkettim ancak kendimi çok iyi hissediyordum tamamen doymuştum. Kız bana döndü:

‘’Bir bardak daha?’’

‘’Yoo..Hayır gerçekten çok teşekkürler ama benim artık gitmem gerekiyor..Saat kim bilir kaç’’

‘’Hayır.. Gitmen gerekmiyor..’’dedi ve boynuma sarılmaya başladı. Barın tepesine çıktı emekleyerek üstüme geliyordu. Elimle yavaşça onu kendimden koparmaya çalıştım ama güçlü olan oydu bir elimi havaya kaldırdı ve üstüme oturdu. Bacaklarını belime doladığını hissettim. Kollarını boynuma sardı ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Bir yandanda ceplerimi karıştırdığını farkettim. Kollarını çekti ve cebimde kesinlikle bozulduğundan emin olduğum telefonumu çıkardı. Sessizce biraz onunla oynadı. Telefonu nasıl başardıysa açtığını farkettim. Telefon yanıp sönüyor cevapsız aramalar gösteriyordu.

‘’Kaaa...in aramış seni’’heceleyerek ismi okudu..’’Ruka rima yuuki shiki takuma...... hepsi ikişer üçer kere aramış..’’ diyerek telefonu önümde salladı.

‘’Gitmem gerekiyor demek bu..’’dedim ve telefonu almaya çalıştım ancak sertçe kendine çekti.

‘’Gitmen gerekmiyor...’’dedi ve telefonu yere fırlattı..Telefondan ilginç bir ses geldi ve sanırım hat kısmı parçalandı. Kollarını boynuma sardı ve bacaklarını açıp iğice belime doladı. Dudaklarını yaklaştırdı ve dudaklarıma yapıştırdı. Onu kendimden ayırmaya çalıştıkça daha çok yapışıyordu. Çok kısa süre içinde etraftakilerin bizi izleyerek ıslık çaldıklarını farkettim. Dudaklarını çekti ve gülmeye başladı. Kalktı gülümsedi ve:

‘’Sana çıkışı göstermemi istiyormusun? ‘’ diye sırıtarak bana döndü

‘’Evet.’’dedim memnuniyetle

‘’O zaman bana birşey vermelisin...’’

‘’Ne gibi? ‘’dedim hafifçe ürkerek

‘’Değerli birşey....’’Dedi ve tekrar dudaklarıma yapıştı ama bu sefer ceplerimi resmen yokluyor değerli birşey arıyordu bu merakın ötesindeydi. Cebimden saatimi çıkardı. Gümüştü ve içindeki rakamlar beyaz altındandı.

‘’Bana bunu verirmisin? Bende sana çıkışı gösteririm..’’dedi sırıtarak

‘’Tabiki’’Dedim bu kez bende gülümsüyordum bu kadar ucuz atlattığıma inanamıyordum..

‘’Ancak tek bir şartım daha var..Arada buraya uğrayacaksın..Nasıl olsa burayı keşif ettin.’’

‘’Tamam’’Dedim sırıtarak. İçimden sen çok beklersin diyordum..

‘’Beni izle’’ Dedi ve beni kolumdan çekerek salonun öteki ucuna götürdü.

Kalabalığın arasından sıyrıldık ve demir merdivenlerden üst kata çıktık. Boynuma sarıldı..Artık burası tenhalaşmıştı ve müzik sesi aşşağıdan sadece yankı halinde geliyordu..Neredeyse karanlıktı..Sarıldı ve bana gülümseyerek baktı..

‘’Adın ne senin?’’diye meraktan sordum çünkü gerçekten şaşırmıştım...

‘’Bana mari diyebilirsin...’’
Mari? Ne biçim bir isimdi bu böyle..Kısa sürede bunun lakabı olduğunu anladım..Maria olduğunu düşünmüştüm ama hayır Mari eski italyan lakaplarından biriydi sanırım..

‘’Tamam..Mari...’’diyerek gülümsedim. Parmaklarıyla avcumu açtı... Bir beyaz tableti avcuma koydu.

‘’Bu ne?’’diye ona döndüm

‘’Bak şu küçük arkadaşlarına bizden bahsetmek yada sorguya çekilmek istemezsen...Seni burdan çıkardığım anda bunu iç...’’

‘’Nedir bu peki? ‘’

‘’Seni sorguya çekmelerini önleyecek birşey..’’dedi ve kan damlalarını elledi kısa sürede tüm duvara yayıldı...
Beni kolumdan tuttu ve kan damlalarının yanına sürükledi.

‘’Bekle... Seni bir daha görebilir miyim?’’dedim ama nedenini bilmiyordum..Bu kız bana çok ilginç gelmişti.

‘’Sana söyledim zaten görmeye gelmezsen ben sana gelirim inan bana...’’Dedi ve gülmeye başladı. Ben ona beklemesi için işaret yaptım ancak umursamadı beni yayılmış kandan içeri sürükledi.

‘’Görüşürüz..’’diye bağırdı arkamdan..

Bir anda heryer karardı ses kafamda yankı yapıyordu ‘’görüşürüz.. gö..rü..şü..rüz...’’ Görüşürüz dedim kendi kendime ve güldüm ortalık aydınlanmaya başladı. Bir parkta oturuyordum bankta soğuktu ve kar yağmaya başlamıştı ancak hava açıktı. Elektrik lambası yandı.. söndü... Nerede olduğumu saptamaya çalıştım karşımda bir duvar yoktu kan damlaları....Yoktu..Sadece bir bank ve sıradan bir park..Süs havuzunun su sesinden başka hiçbirşey duyulmuyordu... Avcumu açtım ve bir beyaz tabletin hafif çatlamış bir biçimde avcumda durduğunu gördüm. ‘’Sorguya çekilmemek için iç’’demişti. Ayak sesleri duydum. Yaklaşıyordu kokumu almaları kısa sürmüş olmalıydı..Düşünmeye vakit yoktu. Bu gece olanlar bu gece burada kalacaktı. Tableti içtim. İlk kafamın düştüğünü hissettim. Kötü bir histi karnım ağrıyordu. Bulanık ve ters görmeye başladım.. Görüntü artık çok bulanıklaşmıştı seste... Birşey gördüm..Bulanık..renkler birbirine karıştı sesler duyuyordum bağırışıyordu..Görüntü bulanıktı ama nesneler belli oluyordu. Bir el kafamı kaldırdı sanırım...Gözlerim hala yarım açıktı ve bulanıklaşma artıyordu..İsmimi duyabiliyordum. Biri yüxüme birkaç tokat attı ve kafamı kaldırmaya uğraştı. Biri sağ göz kapağımı yukarı kaldırmaya çalışıyordu sanırım ve bu can yakıcıydı. Git gide her yer karardı..Sessizlik çöktü..Koku gelmiyordu artık adımı duyamıyordum. Heryer kapkaranlıktı.....

Hanabusa Aido
Level A
Level A

Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 20/03/10
Yaş : 28

Karakter sayfası
Karakter ismi : Hanabusa aido
Karakter Statüsü: Soylu vampir
RP Puanı:
Ay tutulması Left_bar_bleue100/100Ay tutulması Empty_bar_bleue  (100/100)

http://rpg-knight.roleplaylife.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz